Batının lideri Merkel mi olmalı?
Görev süresi tamamlanmak üzere olan ABD Başkanı Obama Berlin'i veda ziyaretinde Almanya Başbakanı Merkel'i övmekten geri durmadı. Başkana göre Merkel inandırıcılık abidesi olmasının yanı sıra inandığı değerler için mücadele ediyordu. Birçok gazeteci de Trump'ın seçim zaferinin ardından Merkel'i Batı ideallerinin garantörü olarak görmeye başladı. Ancak başkaları onun bu göreve hazır olduğundan emin değil.
Boşluğu biri doldurmalı
Protogan, özgür dünyayı düşmanlarına karşı savunacak tek bir kadın kaldığından emin:
“Bayan Merkel, tarihin ona zor bir sorumluluk verdiğini anladı. Aslında kendisi uzun zamandır farkındaydı da, biz Yunanlılar bunu itiraf etmek istemiyorduk. Merkel, 2015 yılında Berlin'de ve Atina'da birileri tek bir ülkenin kaderiyle oynadığı için AB'nin parçalanmasına izin vermedi. Bu sırada hem bizi Avro bölgesinden çıkartmadı hem de AB'yi bir arada tuttu. Şimdiyse Trump, Putin, Çin, Erdoğan ve diğerleri karşısında denge unsuru rolünü üstlenecek gibi görünüyor. ... Almanya'yı özgür dünyanın lideri, Obama'nın Amerika'sının halefi olarak kabul etmek zor. ... Ne var ki Trump, Doğu Avrupa'nın demokrasi açıklarıyla, Yunanistan kriziyle, Kıbrıs meselesiyle ya da Erdoğan'ın cinnetiyle ilgilenmek yerine Batı Virginia'yla uğraşmayı tercih ettiği için birinin bu boşluğu doldurması gerekiyor.”
Sadece Demir Şansölye kalacak
Obama'nın Beyaz Saray'a vedasıyla yeni bir dönem başlıyor, diyor La Stampa:
“Liberal demokrasinin, Trump-Brexit-Cinque-Stelle fenomeni karşısındaki direnişinin başlangıcı bu. ... Kolay bir iş değil bu, zira Batı demokrasisinin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra üstlendiği değerler anlaşılan tüm yurttaşlar tarafından paylaşılmıyor. ... Obama ve Merkel'in yanı sıra Hollande ile Renzi de sorumluluk almak zorunda. Şimdi kendi başlarını yiyen bu siyasi devrimin mimarları bunlar. Küreselleşmeyi alt tabakalara "satmak" konusundaki beceriksizlikleri, yapıcı olmaktan uzak olsa da, tasarruf politikalarında ısrarla direnmeleri ve Güney Avrupa'nın mızıkçılıkları yurttaşların yabancılaşmasına yol açtı. ... Artık taraflar belli oldu: Bir tarafta ülkelerinin eski sistemlerini hurdaya çıkaran karizmatik ve dilbaz Trump, Le Pen, Grillo var. Peki ya karşılarında kim duruyor? Umudun başkanı da artık veda ettiğinden, karşı cephede artık sadece Demir Şansölye kalmış durumda.”
Merkel büyük bir politikacı değil
Angela Merkel'in bir gün AB'de lider rolünü üstlenmesi öngörülebilecek bir gelişme değildi yorumunu yapıyor Le Point:
“İlginç olan, Almanya'nın hiçbir zaman Avrupa'nın lideri olmaya soyunmamış olması: Ortaklarının güçsüzlüğü, özellikle Fransa'nın önemini yitirmesi, Alman başbakanı aslında kendine uygun olmayan bu rolü üstlenmeye itti. ... Merkel vizyondan ve stratejik manevralardan uzak bir figür. Ülkesinin zorunlu kıldığı uluslararası sorumlulukları almaya ısrarla ayak direyen Merkel'in bir taraftan da Alman ordusunun yurtdışı görevleriyle ilgili hala çekinceleri var. Kendisinin de ifade ettiği gibi, çorbayı bol kepçe dağıtmayan, harcamalarına dikkat eden Suebyalı bir ev kadınına benziyor. Angela Merkel sadece tarihi koşullar ve tesadüfler sonucu Avrupa Birliği'nin lider figürü haline gelen bir politikacı.”
Takım çalışması
Mevcut dünya düzenini, Politiken'e göre, Merkel tek başına kurtaramayacak:
“Birçok kişi Merkel'i özgür dünyanın yeni lideri ilan etmek üzere kolları sıvadı bile. Ancak bu görüş hem fazlasıyla basit, hem de yanlış. Alman liderliği istenilen ve gerekli bir unsur, ancak hem AB'nin, hem de transatlantik işbirliğinin varlığını sürdürebilmesi için daha fazlasına ihtiyaç var. Aralarında Danimarkalı temsilcilerin de bulunması gereken siyasetçiler, ekonomik ve siyasi sistemimizin belkemiğini oluşturan kurum ve değerleri var güçleriyle savunmak zorunda. Kişisel performansa değil, takım çalışmasına ihtiyaç var.”