Şimdi birleşme zamanı
Cyprus Mail, Kıbrıs'ın birleşme şansının yüksek olduğunu söylüyor:
“50 yıldır sonuçsuz kalan müzakerelerin ardından artık şimdi tam zamanıdır. Zor kararlar daha fazla ertelenemez. Ocakta ya bir anlaşma sağlanıp ardından referanduma gidilecek ya da müzakereler son bulacak. Bu durumda birleşmeden yana olmayanların tercih ettiği çözüm olan bölünme, kalıcı hale gelmiş olur. Ne var ki, bu kesim dahi böyle bir çözümü istemiyor, çünkü o zaman Kıbrıs sorunu siyasi olarak istismar edilemeyecek, boş vaat ve boş umutlar veremeyecekler. Çözüm şansı içeren bu süreç şimdi tıkanacak olursa, artık onlara kimse inanmayacaktır.”
Akıncı Anastasiades'in etkisinde
Hürriyet Daily News, Kıbrıs müzakerelerinde her iki tarafın ödün verme konusunda farklı tutum sergilediğinden şikayet ediyor:
“Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs Türk Kesiminin cumhurbaşkanı olması ve Kıbrıs sorunu için federatif bir çözüm bulma çabalarının ivme kazanmasından bu sonra, Kıbrıslı Rumlar gemi her karaya oturduğunda onu tekrar yüzdürmek için bir ikramiye koparmayı başardı. Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Nikos Anastasiades zaman içinde bu türden kaçamaklar konusunda uzmanlaşırken, müzakerelerde yönetilen taraf olarak Akıncı, karşısındakinin her arzusuna, genellikle gecikmeli de olsa, razı geliyor.”
Kıbrıs'ın birleşmesine Erdoğan engeli
Bölünmüş Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi için yapılan görüşmeler Erdoğan nedeniyle çözümsüz kaldı, diyor Der Bund:
“Kuzey Kıbrıs ekonomik olarak her zamankinden çok Türkiye'ye bağımlı. Ankara gayri resmi 82. Türk vilayetini ayakta tutmak için sadece parasal destek sağlamakla kalmıyor, son olarak içme suyu da Türkiye'den borularla adaya taşınmaya başlandı. Bir zamanlar seküler bir toplum olan adalıların Türkleştirilmesi, dindar göçmelerin desteğiyle hızla ilerliyor. ... Birleşmenin olup olmayacağına dışarıdan biri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karar veriyor. Adada ortak bir gelecek kurulması, Erdoğan'ın 35.000 askeri geri çekmesine ve adayı serbest bırakmasına bağlı. İyi zamanlarda AB üyeliği konuyu cazip kılabilir, Kıbrıs sorununun çözümü üyelik müzakerelerini canlandırabilirdi. Ama Erdoğan şu anda AB'nin adını dahi duymak istemiyor. AB'ye tamamen sırtını dönmüş durumda.”
Vazgeçmenin zamanı değil
Köşe yazarı Ulaş Barış, Kıbrıs Postası'nda yayınlanan yazısında Mont Pelerin'deki müzakerelerde uzlaşma sağlanamamasına rağmen henüz umutların bitmediğini vurguluyor:
“18 aylık süreçte o kadar çok ve alışılmadık ilerleme gerçekleştirildi ki, çöken bir zirve nedeniyle her şey bitti diyemeyiz. Bitti diyemeyeceğimiz gibi harcanan bunca emeği, bunca uzlaşıyı buruşturup bir çırpıda çöpe de atamayız. Doğrudur, çözüm ümidi darbelenmiştir, durum umutsuz hale gelmiştir ama yapamayız, bu süreci ölüme terk edemeyiz. ... Evet, çok umut ettiğimiz bu zirve Rumların zamansız ve yersiz şartları yüzünden çökmüştür. Ve evet, Türk tarafının elinden geleni yaptığına inancım da tamdır. ... İçinde çözüm isteği olan, çözüme inanan herkes süreç tamamen tükenene kadar bu desteği vermelidir.”
Anastasiades ılımlı tavır takınmalı
Cyprus Mail'e göre, müzakere sürecini kurtarmak için Kıbrıs Cumhurbaşkanının kendini aşması gerekecek:
“Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Anastasiades ile Kıbrıslı Türklerin lideri Mustafa Akıncı, içinde bulunulan açmazdan çıkış yolunu bulamazlarsa Kıbrıs'ta çözüm için bugüne kadarki en iyi fırsat sonsuza dek kaçırılmış olacak. Ancak durumu kurtarmak hala mümkün. Bunun içinse Anastasiades'in kendi kırmızı çizgilerini aşması gerekecek. Örneğin [Kıbrıs'ın Türk bölgesinde yer alan] Gülzeyurt'tan (Morfou/Omorfo) sürülen Rumların kasabalarına geri dönüşüne ilişkin müzakereyi bırakmayı kabul etmesi anlaşılır şey değil. Şimdiyse müzakere sürecini kurtarmak amacıyla bölgesel uyarlamalar ve bir dizi başka meseleler ele alınmadan, [Yunanistan, Türkiye, Büyük Britanya ve iki Kıbrıs'ın dahil olduğu] bir beşli zirveye katılmak zorunda kalabilir.”