Artık Avrupalılar da göçmen istemiyor
İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House'un yapıtğı bir araştırmaya göre, Avrupalılar'ın yüzde 55'i Müslüman ülkelerden gelen göçün durdurulmasından yana. Araştırmanın sonuçları, aralarında Almanya ve Britanya'nın da olduğu kimi ülkelerdeki iltica yasasının sertleştirilmesi gibi güncel gelişmeleri destekler nitelikte. Avrupa'nın Trump eleştirisi göstermelik bir eleştiri mi?
Avrupalı harbi ikiyüzlüler
İngiltere'de hazırlanan raporu ele alan Právo, Trump'ın ülkeye giriş yasağına tepkilerin hem dürüst olmadığını, hem de Avrupalıların ruh haliyle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını belirtiyor:
“Anlaşılan Avrupalıların çoğunluğu, kendi hükümetlerinin de, Beyaz Saray'ın yeni liderinin karar verdiği ve uygulamaya çalıştığı önlemlere benzer önlemleri almasını istiyor. Eski kıtadan gelen eleştiriler, Avrupa Birliği'ndeki gerçek havanın manipüle edildiğinin üstünü örtmeye çalışan ince bir örtü gibi duruyor. Avrupalı liderlerin ve medyanın sözleri ile kurulu düzenin kenarındaki insanların davranışları arasındaki tezat daha büyük olamaz. Avrupalı politikacılar, insanlardan aldıkları desteğin azalmasına oranla gittikçe daha ikiyüzlü oluyorlar.”
Avrupa'nın batısı yabancı düşmanı doğuyu izliyor
Batı Avrupa ülkeleri önce Doğu Avrupa ülkelerini sözde yabancı düşmanlığı ile süçladılar. Mladá fronta dnes, rapora istinaden şimdiyse bunların ülkeye kimseyi sokmak istemediğini tespit ediyor:
“Herşey belli bir örnek çerçevesinde cereyan ediyor: Irkçı doğu ya birşey yapıyor, ya da öneriyor, batı önce ayağa kalkıyor, ardından da doğulu fikirleri kendi buluşuymuş gibi övüyor. Hangi barbar Akdeniz üzerinden gelen insanları Libya'ya geri göndermeye çalışıyor? Irkçı Zeman mı? Yabancı düşmanı Orbán mı? Hayır. [Alman] Sosyal Demokrat Parti'nin meclis grubu başkanı Thomas Oppermann. ... Avrupalıların çoğunluğu kapıları kapatmak gerektiğini savunuyor. 'Yabancı düşmanı' Macar da, 'sivil' Belçikalı, Avusturyalı ya da Fransız da. İşte gerçeklik bu.”
Almanya artık yalnızca yurtdışı etmek istiyor
Almanya'da devlet ve eyaletler, iltica hakkı tanınmayan yabancıların daha çabuk ve kati sınırdışı edilmesi için bir dizi önlem aldı. Bunların arasında muhtemelen iltica hakkı alamayacak olan mülteciler için merkezler kurulması da bulunuyor. Süddeutsche Zeitung, hukukun geçerliliğinin ortadan kaldırılmasından endişe duyuyor:
“Elbette her mültecinin Almanya'da kalamayacağı açıktır. Sınırdışı edilmelerin de daha sağlıklı bir biçimde yapılması gerekmektedir. Ancak yalnızca sınırdışı etmeye odaklanan bir mülteci politikası vahimdir ve acı sonuçları olacaktır. Mülteciler konusunda basit, ama altın kural niteliğinde bir kural geçerli olmalıdır: 'Biz mülteci olsak, bize nasıl davranılmasını istersek, mültecilere öyle davranalım.' Bu cümle yalnızca ahlaki bir rehber değil, aynı zamanda hukuka temel oluşturan bir düsturdur. Bizim de korunmasız ve çaresiz olmamızı engelleyen tek şey hukuktur.”
Büyük Britanya'ya daha fazla cömertlik gerek
Britanya hükümeti refakatsiz, reşit olmayan mültecilerin kabul edilmesine yönelik bir programı (Dubs-Programı) sona erdirme kararı aldı. The Times, tüm uyum politikası gibi bu utanç verici adımın da bir kez daha gözden geçirilmesini talep ediyor: Bu karar göç konusunda zehirli söylemlerle bezenmiş bir ulusal tartışmanın aynı zamanda hem sonucu hem de nedenidir. Artık geçerli kuralları değiştirmenin zamanı geldi. Dubs-Programının sona erdirilmesi, bir mücadelenin başlangıcı olmalıdır. Brexit-yandaşları arasında Boris Johnson, Daniel Hannan ve Michael Gove gibi politikacılar hala referandum zaferlerinin göçle, mültecilerle ilgili olmadığını düşünedursunlar. Kendilerini kandırıyorlar. ... Eğer yalnızca zaferlerine sığınarak sessiz kalmak istemiyorlarsa, şimdi ortaya çıkma vakti geldi. Ortaya çıkıp, kendi fikirleri olan -Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği dışında daha cömert- bir ülke olduğunu göstermenin vaktidir.