Dünya mali krizden bir ders çıkardı mı?
Yatırım bankası Lehman Brothers'ın on yıl önceki iflası finans dünyasında şok etkisi yaratmış, kriz bütün dünyada konjonktürün çökmesine neden olmuş, devletler büyük ölçüde borçlanmış ve Avro sorun yaşamaya başlamıştı. Köşe yazarları bu felaketten gereken derslerin alınmadığını eleştirirken, bazıları bunun mümkün olup olmadığını şüphelyle karşılıyor.
Kayıp bir on yıl
El Pais ekonomi sistemimizin yanlışlarının henüz giderilmediğinden endişeli:
“Başıboş sermayenin denetimsiz bir mali sistemin içinde canının istediğini yaptığını kavradığımızda, pazar [ekonomisi] ile demokrasinin başarılı ittifakı düşüncesi de infilak etti. Duvar yıkıldıktan sonra herkes için refah zihniyeti hakim olmuştu. Ancak bu zihniyet, içinde bir de tuzak barındırıyordu: Sosyal meselelerin siyasi gündemden düşmesi. ... Gelir farklılıkları siyasette, bugün sonuçlarını hissettiğimiz kutuplaşmayı beraberinde getirdi. ... Bu üzücü bilançoya baktığımızda geçtiğimiz on yılın kayıp yıllar olacağını görüyoruz. Zira Lehman Brothers'in alevlendirdiği sosyal çatışma, krizi mümkün kılan ekonomik koşulları gözden geçirmemize neden olmadı.”
Her şey Lehman Brothers'ın iflasıyla başlamadı
Corriere del Ticino'nun ekonomi uzmanı Lino Terlizzi'ye göre, mali krizin nedeni Lehman Brothers'ın iflası değildi:
“Lehman'ın çöküşü daha önce başlayan krizin bir sonucuydu. Nedeni ise gayrimenkuldü. ... Krizin diğer mali ve ekonomik sektörlere bulaşmasının nedeniyse, gayrimenkule bağlı risklerin finans ürünlerine yayılmasıydı. Buna bağlı olarak mali piyasalarda yaşanan ani döviz kuru değişiklikleri bankaları, şirketleri, gelirleri, yatırımları ve tüketimi olumsuz etkiledi. ... Kriz ve Lehman'nın iflasını ayrı yerlere koymaya çalışmak akademik bir yaklaşım izlenimi yaratsa da gerçek böyle değil. Krizin gerçek kökenlerine işaret etmek çok önemli, hele de her zaman söylediğimiz gibi krizlerden ders çıkarmak istiyorsak.”
Krizden sonra, yeni kriz öncesi demektir
Lehman Brothers iflasından on yıl sonra bugün bir sonraki krizin nasıl engellenebileceğini hala bilmiyoruz, diyor Finanz und Wirtschaft:
“Herhalde her kriz kendinden öncekilerin hepsinden farklı oluyor ve bu yüzden bir on yıl içinde kriz ve sonuçlarından çıkardığımız dersleri bir sonraki on yıla aktarmak mümkün olmuyor. Bu, özellikle temel değişiklikler ve yıkıcı gelişmeler içeren mali piyasa krizi gibi krizler için geçerli. Bu durumda 15 Eylül 2008 krizinden çıkardığımız tek ders, 'bir krizin sonrasının bir sonraki krizin öncesi' olduğu. Ama bir sonraki krizin nasıl engelleneceğini öğrenemiyoruz.”
Sistem henüz değişmedi
Jutarni list, Lehman Brothers iflasını karmaşık duygularla hatırlıyor:
“Lehman'la başlayan ve Yunanistan kredi programının sonlanmasıyla biten hikayenin olumlu tarafı, artık herkesin çok daha temkinli olması. ABD ve AB'deki yeni mali piyasa kuralları, bankaların gri bölgede hareket etme serbestisini epey kısıtlıyor. Öte yandan bu büyük mali krizden geriye kalan ve hala yanıtlanmayan bir soru var: 'Finans odaklı' olmayan bir dünya düzeninin zamanı geldi mi? Zira günümüzde yükselişlerine tanık olduğumuz popülist hareketler, bu sistemin boyunduruğu altında olduklarını hissedenlerin (henüz sessiz) isyanının doğrudan sonucu.”
Yılgınlık illiberalizmi besliyor
Le Monde'un çizdiği tablo daha da endişe verici:
“Amerikan bankaları hiç bu kadar güçlü olmamıştı ve borsalar rekor üzerine rekor kırarken zenginler hiç bu kadar zengin olmamıştı. ... Ama asıl mesele bunlar değil. Krizi en çok hissedenler, on yıl süren ekonomik durgunluğun ve tasarruf politikalarının ardından artık seçkinlere sırtını döndü ve kurulu düzeni yıkma sözü verenlerin kollarına atıldı. 2008, liberal demokrasinin artıları, sınırların kaldırılmasının olumlu etkileri ve siyasetin eşitsizliği gerçekten azaltıp azaltmayacağı gibi konularda kafalarda soru işareti yaratan bir yıl oldu. O günden beri yılgınlık kimlik taleplerini besliyor, illiberalizm artıyor ve küreselleşme geriliyor. Yani sisteme duyulan güven sarsıldı.”
Yeni kriz daha tehlikeli olur
Tagesspiegel'e göre özellikle Avrupa'nın yeni bir krize dayanma gücü yok:
“On yıl öncesinin aksine bugün merkez bankalarının krize karşı alabilecekleri bir önlem de yok. Avro Bölgesinde ana faiz çoktan sıfıra düştü. Bu faizi daha da düşürmek, teorik olarak mümkün olsa da böyle bir adımın korkunç sonuçları olur; mesela bankalar, küçük tasarruf mevduatı sahibi müşterileri de eksi faizle cezalandırır. Bu durum siyasi açıdan hassas olmanın da ötesinde. Başka bir deyişle, yeni bir kriz mümkün, ancak bununla mücadele edecek araçlar yok. Üstelik bu kez hiç kimse önceden uyarılmadığını söyleyemez.”
Sadece korumacılık işe yaramaz
Dagens Nyeter, milliyetçiliğin yeni bir mali krizi engellemeyeceğinden son derece emin:
“Mali kriz insanların siyasi ve ekonomik düzene güvenlerini sarstı. Uzmanlar ve kurumlar başarılı değilse biz ne yapabiliriz ki? 2015 mülteci krizi bu kuşkuları besledi ve popülistlerin yolunu açtı. Geçtiğimiz on yılda pazar ekonomisi ve liberal dünya düzeni zayıfladı. Ancak buna paralel mali krizin en iyi panzehiri uluslararası işbirliği oldu. Milliyetçilik ve korumacılık bu yeni hastalığın aşısı değil, zehiridir.”
Mali piyasalar hala istikrarsız
Ekonomi sistemi yeniden kökten düzenlenmediği sürece yeni bir mali krizin yaşanması bir an meselesi, diyor The Guardian:
“Riskler hep küçümseniyor. Böyle [2008'deki gibi] bir şeyin, hem düzenleme kurulları artık daha dikkatli olduğu, hem de bankacıların olası hatalara karşı daha fazla öz sermaye göstermeleri gerektiği için bir daha yaşanmayacağı ileri sürülüyor. Ancak piyasalara şöyle bir bakmak bile, bunların ne kadar şişirilmiş, ani değişiklikler karşısında ne kadar kırılgan, o çok övülen likiditeninse ne kadar aldatıcı olduğunun ve cesaret gösterenlerin ne kadar çok kazanacaklarının anlaşılmasına yetiyor. ... Bu riskleri hızla asgariye düşürmeli ve ekonomimizi dönüştürmeliyiz.”
Avrupa krize yanıt vermekte ağır davrandı
Avrupa'da karar alma süreçlerinin yavaşlığı, AB'yi örneğin ABD'den daha kırılgan hale getiriyor, diyor El Mundo:
“ABD, yönetim ve ekonomideki kıvrak kurumları sayesinde on yıl önceki krizde nispeten çabuk toparlanabildi. Oysa Yunanistan'ın kurtarma çatısından daha yeni çıktığı AB'de, işler çok daha yavaş ilerliyor. Brüksel'de alınan çok sayıdaki önlem, bankacılık sektörünün kökten değiştirilmesine ve Avro'nun güçlendirilmesi için uluslararası anlaşmaların imzalanmasına yol açtı. ... Ancak AB, gerekli mali birliği tamamlamaktan henüz çok uzak. Gelecekte karşılaşma ihtimalimiz olan ekonomik gerilemeleri daha iyi göğüslememize yardım edecek mekanizmaların güçlendirilmesinin önünüyse şu sıralar popülist ve yabancı düşmanı dalga kesiyor.”
ABD siyaseti düzenlemeyle ilgilenmiyor
The Washington Post gazetesi, ABD Kongre üyeleri ve lobicilerin, mali piyasaları kontrol etmesi gereken denetleme kurullarını kendi çıkarları doğrultusunda zayıf tuttuğu eleştirisini getiriyor:
“Krizden çıkarılan en önemli ders, piyasaların da hata yapabildiğinin anlaşılması olmadı; bunu zaten her dikkatli gözlemci söyleyebilirdi. Burada asıl anlaşılan şey, düzenlemeye yönelik en önemli yasal imkanların, parçalanmış hükümet kurumları ve aç gözlü lobiciler tarafından engelleniyor olduğu. Burada kast edilen, sözümona düzenleme yanlısı [FED eski başkanı] Greenspan'in de canla başla savunduğu kısıtlamalar. Bugün bile ABD mali sistemi içinde birden fazla denetleme organı var ve bunlar, vekillere seçim kampanyası bağışlarından faydalanmak amacıyla ilave imkanlar tanıdığı için çeşitli Kongre komisyonlarına tabi.”
Sıradan insanlar aldatıldıklarını hissediyor
Ekonomik büyümenin yeniden rayına oturmuş olmasına rağmen, krizin dünya çapındaki etkilerinin hala hissedildiğini hatırlatıyor La Vanguardia:
“Küresel kamu borçlanması iki kattan fazla artarak 60 milyar, özel sektör borçlanmasıysa 66 milyar ABD Doları seviyesine çıktı. Bu rakamlar, yeni bir mali çöküş riski barındırıyor. ... Banka ve holdingler birkaç yıldır kâr etmeye başlamış olsa da krizin aşılması işi birçok ülkede kamu tarafından üstlenildi, yani vergi mükelleflerinin sırtına yüklendi. Hem bu stratejiye duyulan öfke hem de orta gelirlilerin ve işçilerin kolektif olarak aldatıldığı hissiyatı, siyasi yelpazenin gerek sağında gerekse solunda yer alan popülist hareketlerin güçlenmesi ve milliyetçiliğin yeniden hortlaması şeklinde bir siyasi değişime yol açtı.”
Mali kriz Trump ve Brexit'e neden oldu
Financial Times da birçok ülkede geniş kitlelerin seçkinlere sırt çevirmesine şaşırmıyor:
“Olanların maliyeti, böyle bir yükü taşımakta en çok zorlanacakların sırtına yüklendi. Mali konsolidasyonda vergilerin arttırılmasından ziyade, kamu harcamalarının kısılması tercih edildi. Büyük Britanya örneğinde bu iki unsur arasındaki oran, dönemin maliye bakanı George Osborne'nin döneminde 80'e 20'ydi. ... Bu sürecin kurbanı, siyasetçilerin, ne zaman oya ihtiyaç duysalar övgüler düzmekten kendilerini alamadıkları, 'ekmeğini taştan çıkaran' sınıf oldu. ... Eskiden güvenceli kabul edilen işlerini kaybeden beyaz ABD'li mavi yakalıların Donald Trump'ı desteklemeleri hangimizi şaşırttı? Ne de olsa Brexit'i destekleyenlerin benzer halk katmanları olması da şaşırtıcı değil.”
Siyasi sol tarihi bir fırsat kaçırdı
The Guardian, mali krizi mümkün kılan neo-liberal kapitalist sistemin değişmeden devam ediyor olmasından şikayetçi:
“Bankacılık sektörünün iktidarına son verilmedi. Finansal işlem vergisi getirilmesine ilişkin planlar, kaldırıldıkları rafta tozlanıyor. Siyasetçiler yeni bir iklim anlaşması üzerine düşündü, sonra bu planları kısa sürede unutuverdi. Hakim görüş ve uygulamalardan vazgeçmek yerine bunlar kısa süreliğine askıya alındı. En acı gerçek ise bu süreçte solun bir fırsat yakalayıp bundan faydalanamadığı.”
İtalya'da yeni bir mali kriz tehdidi
Die Presse'nin uyarılarına göre bir sonraki kriz İtalya'da patlayabilir:
“Yetersiz bütçe disiplini nedeniyle piyasa faizleri yükselmeye devam ederse, borcun vadesinin kısa olması nedeniyle yeniden finansmanı hızla pahalanacaktır. Faiz yükü daha şimdiden 40 milyar Avro düzeyine çıktı. Uzmanların kısa süre önce yaptıkları hesaplamalara göre, yükselen faizlere bağlı olarak artan borç yükü, iyi bir büyüme rakamı tutturulduğunda dahi önümüzdeki beş yıl boyunca GSYİH'nın yüzde 150'sini bulacak, yani neredeyse Yunanistan seviyelerini görüp gerçekçi bir iflas senaryosu yaratacaktır. Hükümet daha şimdiden halkı öngörülebilir zorluklara hazırlıyor: Kabinenin birçok bakanı finans piyasalarının ülkeye yönelik 'saldırılarına' karşı uyardı. Demek ki daha şimdiden suç başkalarının üzerine atılmaya başlandı.”
Bunlar daha iyi günlerimiz
Kathimerini de yeni bir felaketin ufukta belirdiği görüşünde:
“Gelişmiş Batı'da olgu kabul ettiğimiz birçok şey, son on yıl içinde geçerliliğini yitirirken, hayal dahi edilemeyen şeyler gerçeğe dönüşmeye başladı. ... İşin en ürkünç yanıysa, tüm bu gelişmelerin daha başlangıcında olmamız. Yükselişe geçen Asyalı güçlerle rekabet, daha da kızışacaktır. Dördüncü sanayi devrimine ait teknolojiler, hem gündelik yaşam hem de iş yaşamı üzerinde baş edilmesi güç, devasa değişiklikler getirecektir. Günün birinde bugünün demagogları, ardıllarına kıyasla akılcı ve çok daha temkinli kabul edilecek sanırım, zira önümüzdeki on yılda her şey çok daha kötüye gidebilir.”