Kaşıkçı vakasında Trump Suudilerin yanında
Kaşıkçı cinayetine rağmen Suudi Krallık ailesiyle işbirliğini sınırlamadan devam ettiren Trump, geçtiğimiz salı günü Suudi Arabistan ile ABD arasında sarsılmaz bir ortaklık olduğunu dile getirdi. Medyaya göre CIA, cinayetin ardındaki kişinin Veliaht Prens Muhammed bin Salman olduğunu düşünüyor. Köşe yazarları neden Trump'ın Riyad'la ilişkilerini koparmadığını açıklıyor.
Kanıtları görelim!
Berlinli taz gazetesi işin içinde Selman'ın parmağının olduğunun hala kanıtlanmadığını hatırlatıyor:
“Bu olayın arkasında MbS'nin [Muhammed bin Selman] yattığına ilişkin emareler olsa da, kesin bir şey bilmiyoruz. Buna karşın bu vahşi olayın -nasıl gerçekleşmiş olursa olsun- siyasi sorumluluğunun MbS'nin ve ülkenin asıl kralı olan babası Selman'ın omuzlarında olduğuysa kesin. ... [A]zmettiricinin kim olduğuna ilişkin tahminleri, artık gerçek sanmamıza sebep olana kadar tekrarlamak yerine, kanıtlar üzerine yoğunlaşmalıyız. Gerek Türkiye hükümeti gerekse CIA, olayda MbS'nin parmağının olduğuna ilişkin tahminlerini neye dayandırdıklarını açıklamak zorunda. ... Dolayısıyla: Video kayıtlarını görelim!”
Trump görünen köyü reddediyor
Trump Suudi Arabistan'dan yana duruş sergileyerek hem kendini hem de ülkesini gülünç duruma düşürüyor, diyor Večernji list:
“Trump, Suudi prensin gazetecinin öldürülmesini emredip emretmediğini bilmediğine yönelik dün yaptığı açıklamayla tüm dünyayla alay etti. Sloganı 'Önce Amerika' olan Trump bu açıklamayla önce Amerika'yla, yani özgürlük, onur ve refahın simgesi bu ülkeyle alay etti. Cinayeti prensin azmettirdiğini teyit eden CIA'yle ve 11 Eylül saldırısının kurbanlarıyla alay etti, zira Amerikan istihbarat servisleri saldırının Suudiler tarafından düzenlendiğini kuşkuya yer bırakmaz şekilde göstermişti. Ancak Obama'nın bundan farklı bir tepki mi vereceğini sorarsanız, cevabım hayır olurdu. Üstelik Hillary Clinton da Suudileri cezalandırmazdı.”
Pentagon ile silah sanayi arasındaki simbiyotik ilişki
Trump, silah lobisinin doğal hamisi, diyor Sabah gazetesi:
“[...] Trump Kaşıkçı olayında kendinden bekleneni yapıyor. Bir ABD Başkanı gibi değil de bir savaş CEO'su gibi hareket etmesi bu yüzden. ABD'deki savunma endüstrisinin yani 'sürekli savaş kompleksinin' taleplerine ve yapısına bakınca Trump'ın başka bir seçeneğinin olmadığı rahatlıkla görülecektir. ... Suudilere yaptırım uygulamak, silah lobisinin son sürümü olan 'terörle savaşın' hem maddi hem manevi anlamda en kullanışlı aygıtından da vazgeçmek demektir. ... Pentagon ile savaş lobisinin simbiyotik ilişki tarzı siyaset ve ekonomi başta olmak üzere hemen her alana yön veriyor. Bunun farkında olan Trump, 'Önce Amerika' yerine işte bu yüzden bugünlerde canhıraş bir şekilde 'Önce Suudi Arabistan' demeye başladı.”