Strazburg'daki saldırı Fransa'yı sarstı
Strazburg'daki Noel pazarına yapılan ölümlü saldırının ardından soruşturmayı yürüten kurumlar, 29 yaşında ve polisin zaten takip ettiği bir zanlıyı aramakla meşgul. Silah ve bıçak kullanılan saldırıda iki kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan yaralandı. Soruşturmayı yürüten ekipler, saldırının ardında İslamcı terörün bulunduğunu tahmin ediyor. Zaten çalkantılı Fransa'da yaşanan bu saldırının sonuçları ne olacak?
Muhalefetin abartılı talepleri
Sağ muhalefet, güvenlik politikaları yüzünden Paris hükümetine saldırdı ve daha sert yasalar talep etti. Libération'a göre talepler abartılı:
“Onurlu mu bu şimdi? Akla uygun mu? Olağanüstü hal zaten büyük oranda normal yasalara yedirildi. Tehlikeli olabileceklerin önleyici tedbir olarak tutuklanması, yasalara ve anayasaya aykırı olmakla kalmayıp kapsamlı bir yapısal dönüşümü de zorunlu kılıyor. Yani bu, -bir kez daha vurgulamakta fayda var- yaklaşık 10 bin kişinin somut yasal gerekçeler olmaksızın ve bir suçlu listesine değil, bir denetim listesine dayanarak belirsiz ve mecburen uzunca bir süreliğine tutuklanması anlamına geliyor. Sık sık gündeme gelen bu öneri, aralarında eski Emniyet Genel Müdürü Frédéric Péchenard gibi üst düzey polislerin de yer aldığı insanlar tarafından her seferinde reddedildi.”
Macron Ortadoğulu bir hükümdar misali
Strazburg'da yaşanan ve ölümlerin yaşandığı son saldırı, çalkantılı zamanlarda Macron'un elini güçlendirdi, diyor Dnevnik:
“Toplumsal protestolar devam ederken yaşanan bir terör saldırısı. Mantıken bunu siyasi toplantıları da yasaklayan olağanüstü önlemler takip etmesi beklenir. Macron'un terör saldırılarına tepkisi Ortadoğu'nun siyasi kültürü üzerine yazılmış ders kitaplarından bir alıntıyı andırıyor: Önce polise daha çok salahiyet verilir, kent içinde asker konuşlandırılır ve az çok üstü örtük şekilde yurttaş özgürlükleri kısıtlanır. Askerin kentteki mevcudiyeti olağanlaştığında başka önlemler de kabul edilir hale gelecektir. Radikal Arap siyasi gruplar, sadece birkaç hamleyle Avrupa'nın siyasi kültürünü değiştirmeyi başardı. Bravo doğrusu! Rusların 50 yıllık Soğuk Savaş'ta başaramadıklarını başardılar.”
Demokrasinin sinsi düşmanı
Iltalehti, terörün, toplumun tamamına saldırı anlamına geldiğini söylüyor:
“Avrupa'da kamusal alan geçtiğimiz yıllarda şiddetin sahnelendiği bir alana dönüştü, terör tehdidi günlük hayatın her alanında kendini hissettirmeye başladı. Öte yandan korkunun günlük hayatın bir parçasına dönüşmesi, saldırıların her seferinde yurttaşın güvenlik duygusunu yeniden yaraladığı anlamına gelmiyor. ... Bu saldırının hedefi, cumartesi günü Paris kent merkezini sokak muharebelerine çeviren ülkedeki siyasi istikrarsızlığı daha da tırmandırmak. ... Terör, demokrasinin sinsi bir düşmanıdır, çünkü korumasızlığın ve kuşkucuların tellallığını yapar. Başkan Trump, Strazburg saldırısını Meksika sınırına inşa edeceği duvar için çoktan gerekçe olarak gösterdi bile.”
Cezaevinden yeni adam topluyorlar
Neue Zürcher Zeitung cihatçıların suçlular arasından yeni taraftar topladıklarını ifade ediyor:
“Her ne kadar Suriye ve Irak'taki sözde IŞİD halifeliği yıkılsa ve Avrupa'daki İslamcı saldırılar gerilemiş olsa da İslamcı ideologlar Avrupa'da hala yeni taraftar bulabiliyor; özellikle de cezaevlerinde. Belçika gizli servisinin hazırladığı bir rapor, yeni bir 'gangster cihatçı' neslin yetiştiği uyarısında bulunuyor. Rapora göre Belçika cezaevlerinde daha önce böylesine önemli, böylesine teröre bulaşmış bir grupla hiç karşılaşılmamış. Raporda ayrıca bu kişilerin diğer mahkumları radikalleştirmesi tehlikesinin hiç olmadığı kadar büyük olduğuna dikkat çekiliyor ve bilhassa geri dönen bu IŞİD'çilerin 3-5 yıl içinde serbest kaldıktan sonra ülkede bir aşırıcılık dalgası yaratabileceği kaygısı dile getiriliyor.”