Varşova Zirvesi: Aşırı sağcı bir AB ittifakı mı?
AB ülkelerinin önde gelen milliyetçileri ve aşırı sağcıları, Polonya'nın iktidar partisi PiS'nin davetlisi olarak Varşova'da bir araya geldi. Amaç: AB Parlamentosu'nda iki gruba ayrılan sağcılar arasında bağlantılar kurmak ve "AB'nin karakterini" değiştirme planları üzerinde çalışmak. Yorumcular bunun Avrupa için ne anlama gelebileceğini tartışıyor.
Sağcı Avrupa için bir başarı
wPolityce, konferansı Polonya hükümetinin politikalarının onaylanması olarak görüyor:
“Varşova Zirvesi'nin -hem katılım hem de içerik açısından- başarısı, Jarosław Kaczyński kampının ve kendisinin, sağduyulu Avrupalılar nezdinde sahip olduğu yüksek itibarı teyit ediyor. Başbakan Morawiecki'nin geçenlerde altı gün içinde önde gelen on bir politikacıyla yaptığı toplantılarda gösterdiği gibi, iddia edilen izolasyon bariz bir yalandan ibaret. Bugün, Polonya hükümet cephesine yönelik dış saldırıların yalnızca ideolojik olduğu da doğrulanmış oldu. ... Varşova ve Budapeşte'deki hükümetler (farklılıklarına bakılmaksızın) kıtanın medeniyet mirasını korumak isteyen bir Avrupa için umut veriyor.”
Putin'in gözü kulağı
Népszava, AB Parlamentosu'nda büyük bir sağcı fraksiyonun Moskova'nın zevkine tamamen uygun olacağını düşünüyor:
“Varşova Paktı'nın başarıya ulaşması bir tek Putin'in faydasına olur: Böylece Varşova ve Budapeşte üzerinden Roma'ya uzanan bir tampon bölge oluşturulmakla kalmayacak, aynı zamanda Avrupa Parlamentosu'ndaki gözü kulağı olacak ikinci en büyük fraksiyonun oluşumuyla AB'nin tam kalbine hançer saplayacak.”
Kaczyński için işbirlikçilik dışında bir seçenek yok
Gazeta Wyborcza, etkinliğin bir dikkat dağıtma manevrası olduğunu düşünüyor:
“[PiS lideri] Kaczyński, aşırı sağı davet ederek seçmenlerine uluslararası alanda izole olmadığını gösteriyor. ... Kaczyński hükümetinin salgın hastalıklarla mücadeledeki başarısızlığını, neredeyse her gün ortaya çıkan yolsuzluk ile adam kayırma vakalarını ve AB ile artan çatışmayı örtbas etmekten başka yapacak bir şeyi yok. Elinde Almanya düşmanları ve dünya savaşı isteyen müttefiklerden başka bir şey kalmadı. Elinde Le Pen ve Avrupa'nın aşırı sağcı elitlerinden başka bir şey yok. Elinde bir tek Vladimir Putin'in işbirlikçisi olma rolü var. Ve bu, Rusya'nın Belarus'u kendine bağımlı hale getirdiği ve birliklerinin Ukrayna'ya saldırmak için sinyal beklediği bir zamanda gerçekleşiyor.”
Tehdit gerçek
Sağ popülistlerin Avrupa'da demokrasiyi yıkma tehditi El Periódico de Catalunya'yı endişelendiriyor:
“Macaristan ve Polonya'da zaten iktidardalar, şimdi Avusturya da mültecilere ve göçmenlere karşı konum alan yeni bir Şansölye ile karşı karşıya. Sorun şu ki, politikaları eninde sonunda demokratik partilere, özellikle de seçimlerde onlar tarafından yenilgiye uğratılmaktan korkan liberal sağa nüfuz ediyor. Onları izole etmek Almanya'da işe yaradı. ... Bir sonraki perde Fransa'daki bahar seçimleri ve iki aşırı milliyetçi adayla geçecek. Ardından sıra, aşırı sağcıların kendileriyle aralarına nasıl mesafe koyacağını bilmeyen sağcı bir parti [PP] ile hükümet kurma ihtimalinin olduğu İspanya'ya gelecek. Tehdit gerçek.”