Vance'in Münih'teki konuşması: Avrupa basınından tepki var

Avrupa basını, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in 61. Münih Güvenlik Konferansı’nda sarf ettiği sözlerden hayli kaygılı. Vance cuma günkü açıklamasında, Avrupa’ya yönelik en büyük tehdidin Rusya ya da Çin’den değil, içeriden geldiğini söyleyerek Avrupa’yı temel değerlerinden uzaklaşmakla suçlamıştı. Peki transatlantik ilişkiler şimdi ne âlemde?

Tüm alıntıları göster/kapat
Delo (SI) /

Avrupa acilen kendi kahramanını bulmalı

Delo'ya göre Avrupa'nın artık kendi yolunu çizmesi şart - tercihen yeni bir lider figürünün arkasında:

“ABD ve Avrupa artık aynı değerleri paylaşmıyor. Bunun sonucu olarak, ortak hedefler kayboluyor, işbirliği giderek zorlaşıyor ve iki taraf birbirinden uzaklaşıyor. Neredeyse 75 yıl sonra, Avrupa'nın ABD’den kopmak zorunda kalacağı görülüyor – acı verici ama kaçınılmaz bir kopuş. ... Avrupa, entegrasyon projesinin temel değerlerine dayanarak kendi yolunu bulmalı ve benzer değerlere sahip yeni müttefikler aramalı. Ancak iç sorunlar nedeniyle, bu dönüşüme kimin ve nasıl öncülük edeceği belirsizliğini koruyor. En büyük krizler genellikle en büyük liderleri ortaya çıkarır; umarız yakında Avrupa için de durum bu yönde gelişir.”

Göteborgs-Posten (SE) /

At gözlüğünü çıkarmanın tam zamanı

Göteborgs-Posten'e göre, Trump ve kabinesi Avrupa'yı rahatsız edici gerçeklerle yüzleştirdi:

“ ‘Terbiyeli’ olmanın ve Vance’in mesajına ‘direnmenin’ önemine dair görkemli güvenceler, göç krizi esnasında kamuoyu tartışmalarına hâkim olan dar bakış açılı ahlakçılığı yeniden üretiyor. Öfkenin, muhaliflere alan tanınmamasının ve duygusal argümanların yerini gerçeğin zımnen kabulüne bırakması yıllar aldı ve bunun feci sonuçlarını bugün İsveç sokaklarında görebiliyoruz. Avrupa’nın sorunlarını kabul etmek ‘Putin yanlısı’ olmak değil, Avrupa’nın dünyada demokrasiyi savunmaya devam etmesi için bir zorunluluk.”

eldiario.es (ES) /

İç ve dış düşmana yönelik tiratlar

Eldiario.es, Trump hükümetinin AB projesinin sona ermesini istediğinden emin:

“Hukukun üstünlüğüne dayalı bir Avrupa biçimsel olarak dış, maddense bir iç düşman niteliğinde. Amerikan aşırı sağının temsil ettiği projeye alternatif teşkil ediyor ve dolayısıyla da kararlılıkla karşı çıkılması gerekiyor. Avrupa Birliği’ni dünyanın geri kalanından ayıran da bu. ... İşte bu yüzden yok edilmesi gerekiyor. ... ABD’nin ikili ilişkileri sürdürmek gayesiyle münferit AB ülkeleriyle yakınlaşmaya çalışacağını öngörmek zor değil. ... Artık her şey AB için bir hayat memat meselesi. ... Ya şimdi bu durumla yüzleşeceğiz ya da AB’nin çökmesine tanıklık edeceğiz.”

Sabah (TR) /

İdeolojiler savaşı

Sabah tarihsel karşılaştırmalar yapıyor:

Trump ve Hegseth'in çıkışlarıyla jeopolitik deprem yaşayan Brüksel şimdi de Vance'ın kültürel ve siyasi azarlamasıyla adeta ideolojik tsunamiye maruz kaldı. Kuşku yok ki Donald Trump'ın 12 Şubat'ta Rus lider Vladimir Putin ile Ukrayna'nın kaderini görüştüğü 1.5 saatlik konuşması tarihe ilki 1945'te yapılan ve Avrupa'yı Rusya ile ABD arasında nüfuz sahalarına bölen Yalta Konferansı'nın ikincisi olarak geçecek. ... James David Vance'ın konuşması da İngiltere başbakanlarından Winston Churchill'in ilk kez 'Demir Perde' ifadesini kullandığı ve SSCB ile Batı arasında Soğuk Savaş'ın fitilini ateşleyen 5 Mart 1946'daki tarihi konuşmasıyla aynı güce sahip görünüyor. Çünkü Vance da Münih'teki konuşmasıyla ABD ve Avrupa arasındaki ideolojik savaşın fitilini ateşledi.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung (DE) /

Gerçekçi bir temele dayanıyor

Frankfurter Allgemeine Zeitung'a göre Vance bazı açılardan tamamen haksız değil:

“Kontrolsüz kitlesel göçün Avrupa'da büyük bir sorun haline geldiğini kim ciddi şekilde inkâr edebilir? Münih'teki konferans başlamadan hemen önce bir saldırının gerçekleşmesi de bu durumu açıklayan bir gelişme. Bahsettiği diğer örnekler de gerçekçi bir zemine dayanıyor. AB ve NATO üyesi olan Romanya'da cumhurbaşkanlığı seçiminin iptal edilmesi endişe verici ve Avrupa'da fazlasıyla soğukkanlılıkla karşılandı. AfD ve BSW'nin Münih Konferansı'ndan dışlanması, seçmenler arasındaki popülerlikleri dikkate alındığında çoğulcu söylemle bağdaşmıyor.”

Telegraf (UA) /

Tarihten bihaber bir körlük

Hukukçu Andrij Mahera, Telegraf tarafından alıntılanan bir Facebook paylaşımında ABD'nin kendi tarihini hatırlaması gerektiğini yazıyor:

“Dünyanın en güçlü devletlerinden birinin başkan yardımcısı, Avrupa'nın 'demokratik olmadığını' Rus propaganda kaynaklarını yasaklamasıyla gerekçelendirdiğinde, ona ABD tarihini hatırlatmak gerekir. Bilhassa da İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi gazetelerinin ve örgütlerinin nasıl yasaklandığını. Etnik Japonların maruz kaldığı baskılardan ve daha sonra Martin Luther King hareketinin neden ortaya çıktığından bahsetmiyorum bile. ... Yale mezunu bu hukuk doktorunun Münih’te tarihi gerçekleri göz ardı etmesi hayli üzücü.”

Correio da Manhã (PT) /

Öfkeleri maalesef geçici

Correio da Manhã, Avrupa’nın ABD ile olan müttefikliğini sorgulayacağına inanmıyor:

“Amerika’nın, totalitarizm tehdidi karşısında Avrupa’nın özgürlük ve haklarının garantörü olduğu günler mazide kaldı. Vance, dünyaya bir bakkalın ya da inşaat işçisinin bencil kafasıyla bakan izolasyonist bir Amerikalı. Fakat bu bir yandan da büyük küresel oyunun artık eski Avrupa’yı bir sahne ya da baş aktör olarak görmediğinin emaresi. Zayıf Avrupalı devlet ve hükümet liderleri Vance ya da Putin’e kızıyor olabilir, ama nihayetinde Trump ne derse ona uyacaklar.”

Echo (RU) /

Avrupa yeniden hayata geçirilmek üzere

Sürgün siyasetçi Andrei Pivovarov, Echo tarafından alıntılanan bir Telegram gönderisinde Avrupa için olumlu bir öngörüde bulunuyor:

“AB kısa vadede gerçekten de zayıflayabilir, ancak ardından muhtemelen yeni bir konsolidasyon süreci başlayacaktır. Avrupa, transatlantik ilişkilere daha az bağımlı kendi katı politikasını daha da geliştirmeye yönelebilir. Bu çerçevede, Zelenskiy’nin ortak Avrupa ordusu fikri artık gerçekçi görünmüyor. ... Almanya seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, yakında Avrupa’nın yeniden birleşmesine tanık olabiliriz.”