İtalyan yargısı, Başbakan Giorgia Meloni'nin sığınmacıların
128 yorum
128 yorum
İtalyan yargısı, Başbakan Giorgia Meloni'nin sığınmacıların
AB üyesi ülkeler, reddedilen sığınmacıları daha hızlı bir şekilde sınır dışı edebilmek için mevcut yasayı “acilen” gözden geçirme kararı aldı. Ayrıca, düzensiz göçle mücadele amacıyla “yeni yöntemlerin” değerlendirilmesi de gündemde.
Polonya yasadışı göçü “en aza indirme” ve iltica hakkını geçici de olsa askıya alma niyetinde. Başbakan Donald Tusk, bunun yeni göç stratejisinin bir parçası olduğunu ve söz konusu kararın
Büyük Britanya
Almanya, önümüzdeki hafta itibarıyla bütün sınırlarında kontrollere başlamaya hazırlanıyor. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bunu düzensiz göçü kısıtlama ve terörizm ile sınır ötesi suçlara karşı daha güçlü bir koruma sağlama arzusuyla gerekçelendirdi. “Avrupa hukukuna uygun geri çevirmeler” de uygulanması planlanıyor. Avrupa basını, sınır kontrollerinin uluslararası bağlamda doğurabileceği sonuçları tartışıyor.
Yunanistan'ın güneybatısında meydana gelen
AB, Suriyelilerin en başta da Kıbrıs üzerinden yasadışı yollarla AB’ye göç etmesini önlemesi için Lübnan’a bir milyar avro ödeyecek. Karar
Uzun bir sürüncemenin ardından, Büyük Britanya’daki Muhafazakâr hükümetin tartışmalı
Avrupa Parlamentosu uzun yıllardır tartışılan
İspanya’da yaşayan 500 bin
Avrupa Birliği ve
Büyük Britanya'nın tartışmalı
Yunanistan Parlamentosu, salı günü düzensiz göçmenlere iş bulmaları ve herhangi bir suç işlememiş olmaları halinde üç yıllık oturma ve çalışma izni verilmesini öngören bir yasa değişikliğini kabul etti. Değişikliğin arka planında, bilhassa tarımda yaşanan işgücü açığı yatıyor. Ülkede yaklaşık 30 bin göçmen bu haktan yararlanabilecek.
Fransa Ulusal Meclisi,
AB kurumları, uzun süren çekişmelerin ardından pek çok alanda sıkılaştırma getirecek
Fransa’da hükümetin düzensiz
Finlandiya Başbakanı
Büyük Britanya’da Yüksek Mahkeme, çarşamba günü Londra’nın sığınmacıları iltica prosedürleri yürütülmeden Ruanda’ya gönderme
Ağustos ayından bu yana Finlandiya sınırına Rusya’dan
Berlin'de hükümet ve eyaletler, Almanya'ya sığınanların sayısını düşürmek için bir iltica reformu üzerinde anlaştı. Prosedürlerin ve sınır dışı işlemlerinin hızlandırılması, sığınmacılara nakit para yerine alışveriş kartı verilmesi ve sosyal yardımların azaltılması planlanıyor. İltica işlemlerinin üçüncü ülkelere ne ölçüde yaptırılabileceğinin araştırılması da reformun bir parçası. Gelişmeler ülke açısından bir başka dönüm noktası anlamına mı geliyor?
İtalya Başbakanı Giorgia
AB devletleri, haftalardır iltica sisteminde yapılması planlanan ve her şeyden önce daha sıkı tedbirler öngören
Almanya’nın endişelerinin giderilmesi sonrasında, AB içişleri bakanlarının perşembe günkü buluşmasında Avrupa’nın iltica krizi yönetmeliği üzerinde anlaşmaya varılmış görünüyordu. Buna göre, yüksek göç baskısı sürerken
Geçtiğimiz hafta İtalya'nın Lampedusa Adası'na yine yalnızca üç gün içinde 10.000 sığınmacı geldi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, daha önce adada göç meselesinin Avrupa düzeyinde nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin
Almanya, ağustos sonundan beri İtalya'dan sığınmacı almayı durdurdu. Berlin buna gerekçe olarak, Roma'nın İtalya üzerinden Avrupa'ya ulaşan ve sonra da yollarına devam eden göçmenleri geri almayı reddetmesini gösteriyor. AB yasaları uyarınca İtalya'nın böyle bir yükümlülüğü bulunurken, Roma ilk kabullerde zaten aşırı yük altında olduğunu öne sürüyor: İtalya'nın Lampedusa Adası'na yalnızca salı ve çarşamba günleri 7.000'den fazla sığınmacı gelmişti. Yorumcuların konuya dair türlü endişeleri var.
Belçika'nın Sığınma ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Nicole de Moor, çocuklu ailelere yer ayırmak için devletin denetimindeki sınırlı kapasiteye sahip sığınma evlerine bundan böyle bekâr erkeklerin kabul edilmeyeceğini açıkladı. Bu erkeklerin kalacak yerleri kendilerinin bulması ya da evsizlere yönelik merkezlere gitmesi öngörülüyor. Karar ülke basınında öfkeye yol açtı.
AB, Akdeniz üzerinden gerçekleşen
Avrupa’da göç politikası tartışmaları bitmek bilmiyor: Polonya ve Macaristan, cuma günü AB zirvesinden çıkan sonuç bildirgesini imzalamak istemedi. Her iki ülke, sığınmacı kabulünün zorunlu tutulmasını ve buna karşı çıkan devletlerin ceza ödemek mecburiyetinde bırakılmasını, egemenliklerine müdahale olarak görüyor. Muhalefetlerine rağmen Polonya ve Macaristan'ın, Haziran başında üzerinde anlaşılan
Büyük Britanya’nın
Yunanistan’ın güneybatısında meydana gelen ve muhtemelen yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan tekne kazasının ardından, Yunan sahil güvenliğine yönelik sert suçlamalar var: Medyada çıkan haberlere göre, kazadan kurtulanlar teknenin İtalya’ya doğru çekilmeye çalışılırken alabora olduğunu iddia ediyor. Suçlamaları yalanlayan Yunan tarafı, yardım tekliflerinin reddedildiğini öne sürüyor. Yorumcular sarsılmış gözüküyor.
AB içişleri bakanlarının bugünkü buluşmasında,
New York Times, Yunan Sahil Güvenliği’nin sığınmacıları geri ittiğini gösteren bir
İtalya, göçmen akınını gerekçe göstererek altı ay sürecek bir olağanüstü hal ilan etti. Bu süre zarfında,
Yunanistan, Türkiye sınırındaki tahkimatları kendi inisiyatifiyle genişletmek niyetinde. Başbakan
Büyük Britanya hükümeti, Manş Denizi üzerinden tekneyle ülkeye girmeye çalışan insanları caydırmak amacıyla, iltica yasasını bir hayli katılaştırmayı planlıyor. Buna göre, düzensiz göçmenler yargı denetimi olmaksızın kendi ülkelerine ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilecek. Yasa uluslararası iltica hakkıyla çeliştiğinden, yorumcuların büyük bir kısmı planı pek gerçekçi bulmuyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Kalabriya açıklarında meydana gelen tekne faciasında 67 göçmenin hayatını kaybetmesi, İtalya'da hâlâ gündemi meşgul ediyor. Liman idaresine göre göçmenlerin kurtarılması mümkündü. İtalyan basını, başta İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi ve Altyapı Bakanı Matteo Salvini olmak üzere hem yetkilileri hem de hükümeti topa tutuyor. Avrupa basını, AB çapında bir başarısızlığa işaret ediyor.
Londra'daki Yüksek Mahkeme pazartesi günü, Büyük Britanya hükümetinin göçmenleri
İspanya İçişleri Bakanı Fernando Grande-Marlaska, Melilla’daki Fas-İspanya sınır kapısında
Fransa ve Büyük Britanya hükümetleri, Manş Denizi'ne teknelerle gelen sığınmacıların sayısını azaltmayı amaçlayan bir işbirliği anlaşması imzaladı. Bundan böyle Fransa, 200 yerine 300 devriye memuru görevlendirecek. Büyük Britanya da bunun karşılığında Fransa'ya yılda 55 milyon sterlin yerine 63 milyon sterlin (yaklaşık 72 milyon avro) ödeyecek. Yorumcular eleştirilerini sakınmıyor.
Fransa, bir süredir devam eden sürünceme sonrasında Ocean Viking kurtarma gemisinin Toulon limanına girmesine izin verdi. Paris öncesinde, deniz hukuku ve uluslararası hukuk uyarınca İtalya'nın sığınmacıların karaya çıkmasına izin vermesi gerektiğinde ısrar etmiş ve gelecek yaza kadar İtalya'dan 3.500 göçmen alma taahhüdünü askıya almıştı. Ancak İtalya, tüm baskıya rağmen geminin limanlarına girmesini kabul etmemişti.
Pandemi günlerine nazaran çok daha fazla sayıda göçmen, Sırbistan ve Macaristan üzerinden Orta Avrupa’ya doğru harekete geçmiş durumda. Bu durum karşısında Avusturya ve Çekya, insan kaçakçılarının sıklıkla geçiş güzergâhı olarak kullandığı Slovakya’yla olan sınırlarında kontroller başlattı. Yaşanan anlaşmazlık köşe yazılarına da yansıyor.
Hollanda'da bulunan VluchtelingenWerk adlı sığınmacılara yardım kuruluşu, mülteci merkezlerindeki insanlık dışı koşullar dolayısıyla Hollanda devletine dava açtı. Ter Apel’deki ana kabul merkezindeki aşırı kalabalık yüzünden, yüzlerce insan haftalardır dışarıda uyumak zorunda kalıyor. Hükümet şimdi de ilk kez, ilgili belediyenin iradesi dışında bir acil konaklama yeri açmayı planlıyor. Sağcı ve muhafazakâr partiler ise mülteci kabulüne son verilmesi çağrısında bulunuyor.
Göçmen teknesi faciasından sekiz yıl sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yunanistan'ı yardım yükümlülüğünü yerine getirmemekten
Büyük Britanya'dan sınır dışı edilen sığınmacıları
AB'nin sınır güvenliği birimi ve birimin yıllardır direktörlüğünü üstlenen Fabrice Leggeri, uzun süredir insan hakları ihlallerini örtbas etmekle
Türkiye'de şu anda başta Suriye ve Afganistan'dan gelenler olmak üzere neredeyse dört milyon sığınmacı bulunuyor. Yetersiz entegrasyon politikası nedeniyle pek çok yerde güvencesiz yaşam koşullarına sahipler. Son günlerde ise enflasyon ve kriz nedeniyle, siyasetin bütün cephelerinde konuya ilişkin yürütülen kamusal tartışmanın tonu sertleşti. Yorumcular, artan yabancı düşmanlığını eleştiriyor.
Kıbrıs'ın en büyük sığınmacı kampı Pournara'da durum kötüleşmeye devam ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis pazartesi günü "trajik koşullardan" bahsetti. Kamp esasında 1.000 kişi için planlanmıştı, ancak burada şimdi bunun iki katı kadar insan yaşıyor. Geçtiğimiz hafta reşit olmayan 36 sığınmacı, Lefkoşa sokaklarında uyuyarak durumu protesto etmişti. Ülke basını öfkeli.
Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre, savaşın başladığı günden bu yana dört milyona yakın insan Ukrayna'dan kaçmış olabilir. Şimdiden yaklaşık üç milyonu özellikle Polonya, Romanya, Moldova, Slovakya ve Macaristan gibi komşu ülkelere ulaştı. Yorumcular Rusya'dan kaçanların da düşünülmesi ve hazırlıkların buna göre yapılması konusunda uyarıyor.
AB İçişleri Bakanları, Ukrayna'dan gelen sığınmacıların bürokratik engeller konmadan kabulü konusunda anlaşmaya vardı. Başlangıçta bir yıl geçerliliği olacak ve üç yıla kadar uzatılabilecek koruma statüsünün AB Konseyi tarafından da karara bağlanması gerekiyor. Yorumcular, Avrupa'nın sığınmacı politikasının değiştiği değerlendirmesinde bulunarak Ukraynalı olmayıp da Ukrayna'dan kaçanların durumunun ne olacağını sorguluyor.
20’den fazla Avrupa ülkesinden gelen temsilciler Viyana’da göç meselesini tartıştı. Ana konu geri göndermeler ve insan kaçakçılarıyla mücadeleydi. Genişleme ve Komşuluk Politikalarından Sorumlu AB Komiseri Oliver Varhelyi, kıyıya çıkan sığınmacılara yönelik çalışmaları için Batı Balkan ülkelerine 355 milyon avro destek sunulacağını açıkladı. Yorumcular ise daha fazla para vermenin tek başına yeterli olmayacağı kanısında.
Papa Francis, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan'a dört günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu çerçevede Midilli'ye de
AB Komisyonu, Polonya'nın
Fransa ve Büyük Britanya, Manş Denizi’nde göçmen ölümlerinin nasıl önleneceği konusunda daha fazla uzlaşma sağlayamıyor. Johnson’ın Twitter’da sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi çağrısında bulunmasının ardından Macron, İçişleri Bakanları toplantısını iptal etti. Geçtiğimiz hafta 27 kişinin cesedi Calais yakınlarında kıyıya vurmuş ve Manş Denizi’nde boğulmuş halde bulunmuştu.
Yunanistan'da insani yardım yapan bir STK adına Midilli adasında çalışan ve sığınmacılara yardım eden 24 kişi hakkındaki dava, perşembe günü görülen ilk duruşmanın ardından ertelendi. Davalılar insan ticareti, kara para aklama ve casuslukla itham ediliyor.
Belarus-Polonya sınırında yaşanan
Salı günü Burgenland eyaletinde Suriyeli iki sığınmacı bir minibüste ölü bulundu, 27 sığınmacı ise yakalandı. Bu vaka Avusturya'da 71 kişinin bir soğuk hava kamyonunda öldüğü
Varşova'nın niyeti ciddi: AB üyesi on iki ülkenin birliğin dış sınırlarında daha fazla "fiziksel bariyer" kurulmasını talep etmesinin ardından Polonya parlamentosu
Bir uluslararası gazeteciler grubunun çektiği görüntülerde Hırvatistan ile Bosna-Hersek sınırından AB'ye girmek isteyen göçmenlerin Hırvatistan güvenlik birimleri tarafından darp edilerek geri gönderildiğini tespit edildi. Bu tür
Yunanistan Cumhurbaşkanı
Büyük Britanya iltica hukukunu belirgin olarak katılaştırmak istiyor. İçişleri Bakanı Priti Patel, "onlarca yıldır yapılmış en radikal değişiklik" ifadesini kullandı. İnsan kaçakçılığına ömür boyu hapis, teknelerin açık denizde yakalanması ve üçüncü ülkelerde kurulacak kabul merkezleri planlanıyor. Yasadışı yollarla ülkeye girmeye çalışanlara baştan daha az haklar tanınacak. Dehşete kapılanlar sadece yardım örgütleri değil.
Yunanistan hükümeti, Türkiye'yi "güvenli bir üçüncü ülke" olarak sınıflandırdı. Şu anda Suriyelilere yapıldığı gibi Afganistan, Somali, Pakistan ve Bangladeş'ten Türkiye'ye gelip Yunanistan'a geçen insanlar, hiçbir denetime tabi tutulmadan komşu ülkeye geri gönderilecek. STK'lara göre Yunanistan'a gelen sığınmacıların neredeyse tamamı bu yolla, kendi ülkelerinde maruz kaldıkları şartlara bakılmadan iltica hakkından mahrum bırakılacak.
Karıştığı
Danimarka Parlamentosu, sosyal demokrat ve yeşil koalisyonun sunduğu yeni yasaya onay verdi. Yasa, iltica başvurusunda bulunanları, hiç işleme almadan AB'den sınır dışı etmeye izin veriyor. Bu kişiler, AB dışında yer alan iltica merkezlerinde başvuru işlemlerinin bitmesini bekleyecek. Basında yer alan haberlere göre Ruanda’yla bu konuda görüşmeler başladı bile. Danimarka dışında da köşe yazılarında öfkeli satırlar okumak mümkün.
Fransa'da birçok kez bakanlık da yapan Avrupa Birliği Brexit eski
Havaların ısınmaya başlamasıyla siyasi istikrarsızlık ve yokluk nedeniyle Kuzey Afrika'dan Güney Avrupa'ya kaçanların sayısı artıyor. Salı günü en az 2 bin kişi İtalya'nın Lampedusa Adası limanına vardı; ancak çok sayıda insan geçiş esnasında Akdeniz'de boğularak can verdi. Avrupa basını, bu dinamiğin her sene yeni baştan tekrarlanmasına karşın AB'nin herhangi bir çözüm bulamamış olmasını eleştiriyor.
Devlet tarafından görevlendirilen, Nijmegen Üniversitesi'nden bir uzmanlar grubu, Hollanda iltica sistemini keskin bir dille eleştirdi. Araştırmaya göre insanlar haksız yere sahtekarlıkla suçlanmış ve bu yüzden ikamet izinlerini kaybetmiş. Son yıllarda çıkarılan yasalar, iltica başvurusunda bulunanların durumunu giderek zayıflatmış. Yorumcular çözüm üretilmesini istiyor.
Kuzey Suriye'de, Türkiye, Yunan Adaları ve Bosna'da milyonlarca sığınmacı, pandeminin ortasında, dondurucu soğukta çok kötü koşullar altındaki
Medya organları birkaç hafta önce AB Sınır Koruma Ajansı Frontex'in Yunan sınır koruma görevlileri tarafından yapılan yasadışı geri itme vakalarını gizlemekle kalmadığını, aynı zamanda buna aktif olarak katıldığını da ifşa etmişti. Avrupa parlamenterleri Frontex Direktörü Leggeri'nin istifasını istiyor. Ancak yorumcular skandalın bazı kişilerin işlediği suçları aştığını düşünüyor.
Sığınmacı kampı Moria'yı iki hafta önce yerle bir eden
Britanya hükümeti Manş Denizi üzerinden daha az göçmenin gelmesini arzuluyor. Bu sene ülkeye ayak basan göçmen sayısı, geçtiğimiz seneye kıyasla iki katına çıkıp yaklaşık 4 bin oldu. İçişleri Bakanı Priti Patel, Fransa'nın geçişleri engellemek konusunda yeterince çaba göstermediğini açıkladı. Britanya donanması bu nedenle sığınmacı botlarını geri dönmeye zorlayacak. Ülke basını bölünmüş durumda.
Avrupa Adalet Divanı'nın (AAD) kararının ardından Macaristan transit bölgelerini kapattı ve burada tuttuğu iltica başvurusu sahiplerini başka yerlere nakletti. Geçtiğimiz hafta AAD iltica için başvuranların bekletildiği
Almanya ve Lüksemburg bu hafta sonu
2015'te yaşanan mülteci krizinde Polonya, Macaristan ve Çekya, İtalya ve Yunanistan'dan gelen ilticacıları almayı reddetmemeliydi. Avrupa Adalet Divanı perşembe günü verdiği kararla bu ülkelerin AB yasalarını ihlal ettiğine hükmetti. AB içişleri bakanları daha önce mültecilerin ilk ayak bastığı ülkelerin yükünü hafifletmek için, gelenleri üye ülkelere dağıtma kararı vermişti. Beş yıl sonra bugün çıkan karar ne değiştirebilir?
Yunanistan polisi ve paramiliter birlikler bir haftadan uzun süredir Türkiye sınırındaki sığınmacı ve göçmenlere gözyaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale ediyor. Türkiye'nin sınırları açmasının ardından binlerce kişi Avrupa'ya ulaşmayı umuyor. Avrupa basını, gerek Brüksel yönetiminin gerekse ulusal hükümetlerin mantıklı stratejiler geliştirmesini bekliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Iraklı bir kişinin sınır dışı edilmesiyle ilgili olarak Finlandiya'yı cezaya çarptırdı. Iraklı adam 2017 yılında ülkesine döndükten kısa süre sonra vurularak öldürülmüştü. Ölen kişinin ailesi, 20 bin avroluk bir tazminata hak kazandı. Karar nedeniyle Irak'a iade işlemleri şimdilik durduruldu. Finlandiyalı yorumcular, karar karşısında memnun.
Fransa hükümeti göç politikasına yeni bir yön vermek istiyor. Planlar arasında nitelikli elemanlar için göç kotasının yanı sıra, iltica başvurusu sahiplerinin sınır dışı edilmesinde ve sağlık hizmetlerinde daha sert tedbirler yer alıyor. Köşe yazarlarının çoğu bu önlemleri eleştirirken, bunlardan övgüyle söz eden yazılar da mevcut.
Federal Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer Avrupa'ya önümüzdeki dönem 2015'tekinden daha büyük bir göç yaşanabileceği uyarısında bulundu. Göçten Sorumlu AB komiseri Dimitris Avramopoulos ile beraber Ankara ve
Yunanistan'ın Midilli Adası'ndaki Moria sığınmacı kampında çıkan bir yangında en az bir kişi öldü. İnsan hakları örgütleri 'hotspot' olarak adlandırılan bekleme bölgelerindeki koşulları uzun süredir katlanılamaz olarak nitelendiriyordu. Yunan hükümeti ise yaşananlara, iltica politikasını katılaştırarak tepki veriyor. Doğru cevap bu mu?
Neredeyse üç haftalık bekleyişin ardından
İspanya'nın çiçeği burnunda başbakanı Pedro Sánchez geçtiğimiz yaz 100 sığınmacıyı taşıyan
Avrupa sığınmacı politikasında
Sea-Watch 3'ün kaptanı Carola Rackete serbest bırakıldı. Rackete, yasağa rağmen 40 göçmenle birlikte İtalya'nın Lampedusa limanına yanaştığı için gözaltına alınmıştı. Siyasetçiler ve ünlüler bu nedenle Roma'yı sert bir biçimde eleştirdi. Medya organlarına göre bu olay, Avrupa'nın bölünmüşlüğü ve göç politikasının iflası hakkında çok şey anlatıyor.
Birleşmiş Milletler, 20 Haziran
İtalya Başbakan Yardımcısı Di Maio Fransa'yı Afrika'da 'sömürgecilik siyaseti' gütmekle, bu nedenle de Avrupa'ya 'kitlesel göçün' sorumlusu olmakla suçladı. Bunun üzerine Paris hükümeti İtalyan büyükelçisini çağırdı. İtalya Dışişleri Bakanı Salvini tartışmayı alaycı tonla devam ettirerek Macron'un çok konuşup az şey yaptığını ileri sürdü.
Akdeniz'de yaşanan ve toplam 170 kişinin ölümüyle sonuçlanan iki gemi kazasının ardından İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini, limanlarının göçmen taşıyan kurtarma gemilerine açılmayacağını bir kez daha vurguladı ve trajediden yardım kuruluşlarını sorumlu tuttu. Salvini'ye göre STK gemileri insan kaçakçıları için teşvik oluşturuyor. Yorumcular bakanı eleştiriyor.
Resmi rakamlara göre aralık ayında 230'dan fazla sığınmacı Manş Denizi'ni aşarak Britanya'ya ulaşmaya çalıştı. Sadece 25 Aralık günü, 40 göçmen lastik bir bottan kurtarıldı. İçişleri Bakanı Sacid Cavid, sınır koruma devriyelerini çok sayıda ek gemiyle güçlendirdi. Köşe yazarları, böylece insan hayatının öncelikli olmadığının anlaşıldığını düşünüyor.
Devletler topluluğu, 10-11 Aralık tarihlerinde BM göç Anlaşması'nı imzalamak üzere Marakeş'te toplanıyor. Ancak gün geçmiyor ki bir ülke daha anlaşmayı imzalamayacağını açıklamasın. Bunların arasında Doğu Avrupalı AB ülkelerinin yanı sıra Avusturya ve İtalya var. Bağlayıcılığı olmayan anlaşmanın hedefi, sığınma ve göçün düzenli ve kontrollü şekilde yapılabilmesi. Anlaşma neden dirençle karşılaşıyor?
Brexit'in yanı sıra
İtalya İçişleri Bakanı Salvini ile Macaristan Başbakanı Orbán,
İtalya'da, denizden kurtarılan 177 sığınmacının bulunduğu bir sahil güvenlik gemisi bir hafta önce Sicilya'ya yanaşma izni aldı. Öncesinde İtalya İçişleri Bakanı Salvini, diğer AB devletlerinin almamaları halinde sığınmacıları Libya'ya geri göndereceğini açıklamıştı. Yorumcular Salvini'nin tecrit politikasını küçük hesapçı bulsalar da bir taraftan anlayışla karşılıyorlar.
Angela Merkel ile İspanyol mevkidaşı Pedro Sánchez, Kuzey Afrika'dan gelen sığınmacılar konusunda daha sıkı işbirliği kararı aldı. Bu karar uyarınca Fas'a sınır kontrolleri için daha fazla maddi kaynak aktarılacak, İspanya ise Almanya'ya gitmeyi başarmış münferit sığınmacıları geri alacak. Berlin ile Madrid yeni bir sığınmacı politikasının start düğmesine basabilir mi?
İspanya'ya gelen mültecilerin sayısı 12 yıldan bu yana hiç olmadığı kadar artarak, İtalya'ya gelenlerin sayısını aştı. Muhafazakar Halk Partisi'nin yeni lideri
AB Komisyonu Budapeşte'deki milliyetçi-sağ hükümetin
Denizde kurtarma çalışması yapanlar salı günü Libya kıyıları açıklarında, yanında iki cesetle parçalanmış şişme botunun kalıntılarına tutunmuş bir kadına rastladı. Yardım örgütleri, Libya Sahil Koruma'yı Akdeniz'de göçmenlere yardım etmeyip deniz ortasında bırakmakla suçluyor. Yorumcular, AB'nin nasıl olup da
İtalya Cumhurbaşkan Mattarella'nın girişimiyle, bir İtalyan Sahil Güvenlik gemisi ile kurtarılan 67 sığınmacı, perşembe akşamı İtalya'ya giriş yapabildi. İçişleri Bakanı Salvini önce geminin Sicilya'ya demir atmasını yasaklamış, ardından sığınmacıların karaya çıkmalarına izin vermemişti. Salvini ne amaçlıyor?
Alman İçişleri Bakanı Seehofer iltica talep etmek isteyenleri Almanya sınırlarında durdurma
Almanya'da İçişleri Bakanı Seehofer ile Başbakan Merkel,
AB'li devlet ve hükümet başkanları Avrupa sınır güvenliği ajansı Frontex'i güçlendirmek ve gemilerle gelen sığınmacılar için geçici kabul merkezleri kurmak istiyor. Göçmenler daha sonra isteyen ülkeler arasında paylaştırılacak. Sol ve sol liberal basındaki köşe yazarları yalıtımcı siyasetin mağduru olan sığınmacıların kaderlerine dikkat çekiyor.
Macaristan'da "yasadışı göçe yardım" eden ve örneğin takibata uğramamış sığınmacıları iltica başvurusunda destekleyenlere bundan sonra hapis cezası verilecek. Buna ek olarak "yabancı bir halkın" Macaristan'a yerleşmesini yasaklayan bir anayasa değişikliği de sadece beş karşı oyla kabul edildi. Yorumcular şaşkınlık içinde. Üstelik sadece Macaristan'dakiler değil.
Hafta sonu yapılacak AB zirvesi öncesinde -ve Angela Merkel'in talep ettiği
Almanya'nın iltica politikası hakkındaki tartışmalarda uzlaşma beklenmiyor. İçişleri Bakanı Seehofer (CSU), başka bir AB ülkesinde iltica başvurusu yapanların Almanya sınırında geri çevrilmesi konusunda ısrar ediyor. Başbakan Merkel (CDU) ise Avrupa odaklı bir çözümden yana. Avrupalı yorumcular Seehofer'in zaferinin sonuçlarını ve neden Merkel'in bu kadar zayıf bir duruş sergilediğini tartışıyor.
İspanya'daki yeni hükümet 629 mülteciyi barındıran kurtarma gemisi Aquarius'a limanını açtı. Ancak Akdeniz geçişi, erzak yetersizliği nedeniyle zorlu geçecek. Malta ile İtalya, günlerce tartışmış, limanlarını gemiye açmamıştı. Yorumculara göre Aquarius dramı, Avrupa'nın iltica politikasının iflasını simgeliyor.
Danimarka Başbakanı Lars Lökke Rasmussen, Danimarka'da iltica talepleri kabul edilmeyen göçmenlerin gelecekte yurtdışındaki "pek de çekici olmayan" mülteci kamplarına gönderilmesini planladığını açıkladı. Bu kamplarla ilgili planlar aralarında Avusturya'nın da bulunduğu bazı ülkelerle birlikte gerçekleştirilecek. Bazı köşe yazarları bu gelişmeye alkış tutarken, diğerleri Avrupa iltica politikasının net bir rotaya girdiğini söylüyor.
AB zirvesinde buluşan devlet ve hükümet başkanları, sığınmacıların bağlayıcı kotalarla dağıtılmasına ilişkin tartışmalarını çözüme ulaştıramadı. AB Konseyi Başkanı Tusk ve çok sayıda Doğu Avrupa ülkesi, sığınmacı kotasını kaldırmak istiyor, Almanya ve Hollanda gibi istisnai ülkelerse dayanışma talep ediyor. Kutuplaşma, Avrupa basınına da hakim.
Birleşmiş Milletler,
Macaristan ve Slovakya, sığınmacıların paylaşımı konusunda 2015'te belirlenen kotalara karşı Avrupa Adalet Divanı'nda açtıkları davayı kaybetti. Bratislava kararı kabul ederken, Macar siyasetçiler direnmekte kararlı. Divan kararı sığınmacı politikasını ve Macaristan'a karşı tutumu nasıl belirleyecek?
Avrupa ve Afrika ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları Paris'te,
Libya sahil güvenliği, Akdeniz'deki seferlerini arttırırken
Mültecilerle ilgili
Balkan hattını kapatmak sorunu çözmedi. Bu yıl İtalya'ya 90 binden fazla göçmen geldi, 2 bin kişiden fazlası da Akdeniz'de boğuldu. Roma hükümeti, açık denizdeki mülteci kurtarma ekiplerine giderek daha eleştirel bakıyor, içişleri bakanlığı ve STK'lar, çalışmaları için bir Davranış Yönetmeliği konusunda görüş ayrılığı yaşıyor. Yorumcular hem STK'ların hem de AB'nin harekete geçmesi gerektiği görüşünde.
İtalya'daki mülteci sayısının artması üzerine Avusturya hükümeti sınır kontrollerini arttırmakla ve
Paris ve Berlin yönetimleri,
"Karşı oy kullanmış olsanız da verilen kararlar geçerli hukuku oluşturur." AB Komisyonu Başkanı Juncker bu sözlerle Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'ne karşı açılan, sözleşmeyi ihlal davasını savundu. Üç ülke mültecilerin üye ülkelere paylaştırılmasını öngören 2015 tarihli anlaşmaya uymamakta direniyor. Bu durumda Brüksel'in bundan sonra atacağı adımlar ne olmalı?
Macaristan hükümeti iltica yasalarını
Bir ülkeye girebilmek ve iltica başvurusu yapabilmek için AB ülkelerinin yurtdışı temsilciliklerine başvuranlara vize verme zorunluluğu bulunmadığı belirlendi. AB Avrupa Divanı salı günü vize verilip verilmemesinin iç hukukla ilgili olduğuna karar verdi. Pek çok hükümet AAD'nin kararıyla rahat bir nefes almış görünüyor. Ancak Avrupa basınında mahkeme kararıyla ilgili farklı görüşler yer alıyor.
AB Libya'yla daha sıkı bir işbirliğine girerek Kuzey Afrika'dan gelen göç dalgasına set çekmek istiyor. Devlet ve hükümet başkanları Malta Konferansı'nda Libya sahillerindeki kontrolleri yoğunlaştırarak mültecilerin Akdeniz'i geçmelerinin engellenmesi, ülkedeki kamplarda kalmalarının sağlanması kararı aldı. Yorumcular istikrarsız bir ülkeyle yapılan anlaşmanın hiç bir şey getirmeyeceği gibi, plana Moskova'nın da dahil olacağına inanıyorlar.
Avrupa Komisyonu mart ayından itibaren Avrupa Birliği'ne Yunanistan üzerinden giriş yapan sığınmacıları bu ülkeye geri göndermek istiyor. Dublin Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri, Yunanistan'daki mülteci barınaklarının uluslararası standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle 2011'de askıya alınmıştı. Bazı yorumcular Atina'nın hala hazır olmadığı görüşünü savunurken diğerleri ise sığınmacıların Yunanistan'a iadesine inanmıyor.
Mültecilerin paylaştırılmasına ilişkin