Macron Washington'da ne elde etti?
Fransa Cumhurbaşkanı’nın ABD’ye gerçekleştirdiği resmi ziyarette, Biden ve Macron birlik duruşu sergiledi ve Ukrayna’ya müşterek destek vaadinde bulundu. Buluşmanın hemen öncesinde ise Macron, yerli çevre dostu teknoloji üreticilerine yönelik planlanan ABD sübvansiyonları için “hayli agresif” ifadesini kullanmıştı. Yorumcular, Avrupa’nın elinin pek güçlü olmayacağı yeni bir ticaret anlaşmazlığı çıkmasından endişe ediyor.
Yine de bir taviz verildi
Dnevnik, Macron’un Joe Biden’ı ziyaretinin ABD ile girişilecek yeni bir ticaret anlaşmazlığının önlenmesi bakımından önem teşkil ettiği kanısında:
“Macron, Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi için de gerekli olan transatlantik birlik ruhuyla sübvansiyonlara son verilmesi meselesinde Biden’ı ikna edemedi. Öte yandan, Amerikan yasalarının Avrupalıları hedef almayacak şekilde değiştirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Biden, Putin’e karşı transatlantik birliği sürdürmek uğruna dün bir taviz vermiş oldu. Bu tavizin ne denli etki edeceğini ise Amerikan ve Avrupalı müzakereciler belirleyecek.”
Biden'in öncelikleri net
Handelsblatt, katı tavrına rağmen Macron'un ABD ile yaşanacak somut bir anlaşmazlığın şu an için en kötü senaryo olduğunun farkına varacağına dikkat çekiyor:
“Nihayetinde Avrupa, güvenlik açısından Atlantik ötesindeki büyük ağabeyine ne kadar bağımlı olduğunu bir kez daha deneyimliyor. Amerikalılar, Avrupalıların müşkül durumunun farkındalar - bu nedenle de sübvansiyon anlaşmazlığında taviz vermeye pek istekli olmayacaklardır. En iyi ihtimalle, Avrupalı şirketlerin tedarik zincirlerini düzenli bir şekilde ABD'ye taşıyabilmeleri için bir miktar geciktirmeyi kabul edebilirler. Biden'ın öncelikleri çok net: Başta iç politika geliyor, sonra Çin ve nihayet belki çok gerilerde bir yerlerde Avrupa.”
Buy European Act pek işe yaramaz
Les Echos, Avrupa’daki iç bölünmelerin bu mesele karşısında birleşik bir tutum sergilenmesine mâni olduğu analizinde bulunuyor:
“Enerji fiyatlarına bakılırsa, Avrupa’nın Ukrayna’daki savaş karşısında ödediği bedel şüphesiz yüksek. Ayrıca, (göründüğü üzere) Amerikan korumacılığının ve fabrikalar açılmasına yönelik büyük sübvansiyonların Avrupa için ciddi sonuçlar doğuracağına da şüphe yok. ... Bir ticaret savaşı açmak ve DTÖ’yü de buna dahil etmek manasız olacaktır. ... Buy European Act [Avrupa Ürünlerini Satın Al Yasası] ile yanıt vermek daha mantıklı olabilirdi, ancak Almanlar bölünmüş durumda ve ABD’nin himayesindeki Polonya’nın bu riski alma ihtimali yok.”
Sübvansiyon yarışını engelleyin
De Morgen, korumacılığın geri dönüşü konusunda uyarıda bulunuyor:
“Devletin sübvansiyon yarışında harcanmak zorunda kalınacak milyarları, daha değerli başka bir toplumsal amaç için harcanamıyor. ... Doğalgaz arayışı, daha yoksul ülkelerin Batı'dan gelen tekliflere kıyasla dezavantajlı durumda olduğunu zaten göstermişti. ABD'den sonra AB de kendi pazarını ithalata karşı korursa, aynı şey gerçekleşebilir. Bunun ekonomik bedelini ödeyenler, sübvansiyon yarışından çıkmaya zorlanan ülkeler olacaktır. Bu da dünya genelinde istikrar ve refah açısından ciddi sonuçlar doğuracaktır.”