ABD ile Türkiye vize işlemlerini askıya aldı
ABD ve Türkiye şimdilik karşı tarafın vatandaşlarına vize vermeyecek. Ankara'daki ABD büyükelçiliği bu kararı bu haftasonu, Gülen cemaatiyle ilişkili olduğu gerekçesiyle bir ABD konsolosluğu çalışanının tutuklanmasına tepki olarak alırken, Ankara karşı hamle yaptı. Türkiyeli yorumcular tartışmanın sonuçlarını irdeliyor.
Erdoğan'ın kavgaları Türkiye'yi köşeye sıkıştırıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müttefikleriyle kavgaya tutuşarak bir kez daha ülkeye zarar veriyor, diyor T 24:
“AB ve ABD ile, Merkel Almanya'sıyla kavganın, siyasal ve ekonomik istikrar açısından Türkiye'ye faturası yüksek olur. Ekonomiye, piyasalara dönük olumsuzluklar şimdiden su yüzüne vurmaya başlamış durumda. Bu konuda son derece kaygılı olan iş dünyasından ses çıkmıyorsa, bunun nedeni 'Erdoğan korkusu'dur. ABD ile, AB ile, Almanya ile çatışan bir Türkiye'nin dış politikada da manevra alanı daralır. Batı'yı böylesine boşlayan bir Türkiye'nin Doğu'da da ağırlığı azalır. Sadece Rusya ve İran'la gidilecek yolun sınırı vardır. Dikkat etmekte yarar var: Moskova'yla Tahran, bölgede güçlü ve istikrarlı bir Türkiye görmek istemez. Her iki başkent de Türkiye'yi bir yere kadar kullanıp zorda bırakmayı tercih eder.”
Türklere diz çöktüremezsiniz
Milliyet gazetesi, ABD'nin Türklere uyguladığı kabul edilemez vize yaptırımını bölgedeki gelişmelerle birlikte okumak gerekir, diyor:
“Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni bağımsızlık macerasına sürüklemekten tutun, Suriye’nin kuzeyinde bir koridor oluşturularak burada bağımsız bir Kürt devleti kurma çabalarına kadar, bu arada iç ekonomideki zorluklardan Türk Lirası’nın değerindeki dalgalanmalara kadar birçok nokta, ABD’nin bu vize kararıyla birleştirilmiş oluyor. Ortaya çıkan resim ise Türkiye’nin uzun vadeli siyasal tercihlerinde tayin edici etkiye sahip olacak gibi görünüyor. Türkler, bu gibi durumlarda korkmaz, tersine, kenetlenirler. 15 Temmuz tanıktır.”
Gülen yeni bir kriz başlatıyor
Vize tartışmasının nedeni, ABD'nin Pennsylvania'da yaşayan cemaat lideri Gülen'i iade etmeyi reddetmesi, diyor Hürriyet gazetesi:
“Fethullah Gülen ve taraftarlarının gelinen noktadan hoşnut oldukları hususunda bir tereddüt olmamalıdır. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin Gülen dosyasıyla bağlantılı bir mevzudan dolayı bugün tarihinin en büyük krizlerinden birinin içine girmiş olması, ilişkilerin Pensilvanya’nın ipoteği altında olduğu yolundaki tezleri haklı çıkaran bir nitelik taşımaktadır. ... ABD tarafı, 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu olan FETÖ/PYD örgütünün liderine ev sahipliği yapıyor olmasının, bu ilişkileri nasıl bir sıkıntıya soktuğunu idrak etmekte uzun bir süre büyük bir kayıtsızlık sergilemiş, Ankara’nın kaygılarına duyarsız kalmıştır.”
Kavgayı bir an önce bitirmek gerek
Aralarındaki tüm farklılıklara rağmen iki devlet ortaklıklarını riske atmamalı, diyor Financial Times:
“Türkiye ABD için terörle mücadelede stratejik açıdan önemli bir ortak olmayı sürdürecek -her ne kadar IŞİD milislerine karşı askeri bir müdahale Ankara'nın öncelikleri arasında yer almasa da. ABD böyle bir ortaklığı riske atmayacaktır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgesel meselelerde Rusya ve İran ile işbirliğinin daha da güçlendirilmesini gerekli gördü. Ancak bu ittifaklara bağımlı hale gelmeyi o da istiyor olamaz. Türkiye'nin gelişimi uzun yıllardır, ülkenin Batı ile kurduğu yakın ilişkiler tarafından belirlenegelmiştir. ... Vize kısıtlamaları can sıkıcı olacaktır -bu nedenle hızlı bir çözümün bulunması her iki tarafın da lehine.”
NATO Türkiye için ne kadar önemli?
Türkiye her geçen gün NATO'ya daha çok sırtını dönüyor, diyor Berlingske:
“Türkiye'nin Rusya ile Ortadoğu arasındaki konumu, NATO için stratejik açıdan önemli olmayı sürdürüyor. Ancak Erdoğan şu sıralar öylesine hızlı yön değiştiren bir politika izliyor ki, NATO üyeleri, Türkiye'nin gittiği yolun nereye çıkacağı kaygısını taşıyor. ... Batılı ülkelerle sürekli yeni çatışmalar çıkıyor ve Türkiye'nin İslamla yönetilen bir ülke olma yönünde seyretmesi NATO'lu demokratların kendilerine Türkiye'nin hedefinin ne olduğu sorusunu sorduruyor: Rusya'nın onayıyla, yanında NATO olmadan Ortadoğu'da yeni bir süper güce dönüşmek mi? Yoksa İttifak'ın sadık bir ortağı olmayı sürdürmek mi? NATO üyeleri ikinci olasılığı artık kapanmış bir defter olarak değerlendiriyor.”