Avrupa savunması için nasıl bir rota belirlenmeli?
Trump, Putin ile Ukrayna konusunda pazarlığı sürdürüyor - NATO ise ABD'nin mevcut politikası nedeniyle bir amaç krizi yaşıyor: AB devlet ve hükümet liderleri bu bağlamla bugün Brüksel'de toplanarak Avrupa'nın silahlanma planlarını, ortak savunma stratejilerini ve Kiev'e desteğin sürdürülmesi meselesini masaya yatıracak. Avrupa medyası, olası bir yeni güvenlik modelinin dayanacağı temelleri ve sorunlarını irdeliyor.
ABD ile işbirliğine devam
Kristeligt Dagblad, Avrupa’nın daha ABD’siz idare edebilecek güçte olmadığını belirtiyor:
“Avrupa henüz ABD’ye sırt çevirmeyi göze alamaz. Bir süre daha çift şeritli bir güvenlik politikasına bel bağlamak zorundayız. Bir yandan, Avrupa’nın savunmasını kendi sağlaması ve böylece Amerikalılara bağımlılığını azaltması için mümkün olduğunca silahlanmalıyız. Öte yandan, Avrupa’daki Amerikan varlığını mümkün olduğunca uzun süreler sürdürmeliyiz, çünkü Trump NATO işbirliğini zayıflatsa da bu ittifak hâlâ caydırıcı bir unsur.”
Ukrayna ordusu dahil edilmeli
Siyaset bilimci Alvydas Medalinskas, LRT'de şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Büyük Britanya artık AB üyesi değil ve Türkiye de bu süreçte tıkanmış durumda. Ancak önümüzde yeni bir seçenek var. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir orduya sahip olan Ukrayna, AB'ye katılma hedefi doğrultusunda ilerliyor. Dahası Avrupa'da, Putin Rusyası'na karşı gerçek savaş deneyimi bulunan ve yüksek motivasyona sahip tek orduya sahip. Bu bağlamda Avrupa, yeni bir ortak savunma sistemi inşa etmeye başlayabilir. Washington ile işbirliği içinde çalışan, ancak AB üyeliğinden azade, Avrupa'nın güvenliğinde giderek daha fazla bağımsız sorumluluk üstlenen bir yapı. ... Bu, hem Avrupa hem de Ukrayna açısından yeni bir fırsat anlamı taşıyor.”
Savunma sanayiinin tavizler vermesi kaçınılmaz
Fransız sanayii bu kez işbirliği yapmalı, diyor Libération:
“Birlikte uçak ya da tank yapmak güzel bir şey, ama bunun için kimi üreticiler Avrupalı bir ortak lehine zor kazandıkları uzmanlıklarından vazgeçmeli. ... Bu durum, 1980’ler ve 1990’larda Fransız Rafale ve İtalyan, İspanyol, Britanyalı, Alman Eurofighter’ın -o zamanlardan beri rekabet halindeki iki savaş uçağı- yerini alması için geliştirilmek istenen Avrupa üretimi bir savaş uçağı projesinin başarısız olmasına yol açtı. Hal böyleyken, Fransa’daki radar, füze, uçak ve motor üreticilerinin geri çekilmesi gerekebilir, bu da pazar lideriyseniz biraz karmaşa yaratır. Fakat mevzubahis toplum olarak daha güçlü olmaksa, varoluşsal bir önemdedir.”
Yeni bir çıkar çatışması geliyor
Handelsblatt, güney ve batı AB ülkelerinin çekingenliğini eleştiriyor:
“Rusya sınırı ne kadar uzaksa, tehdit de o kadar az algılanıyor. ... İkinci faktör ise borç seviyesi: Akdeniz ülkelerinin borçları zaten yüksek ve pahalı silah alımlarıyla borç dağlarını daha da büyütmek istemiyorlar. Bunun yerine, hep olduğu gibi barış getirisini ceplerine indirmeyi tercih ediyorlar. Kuzey ve doğudaki AB’li ortaklarından Avrupa’nın güvenliğini sağlamalarını bekliyorlar. Bu tutumun Litvanyalılar, Polonyalılar, Danimarkalılar ve Hollandalılarda rahatsızlık yaratması anlaşılabilir. ... Avrupa’nın bir sonraki büyük çıkar çatışması savunma alanında yaşanacak gözüküyor.”
Güçlü militarizasyon savaşa yol açar
Corriere della Sera, 2.500’ün üzerinde bilim insanının imzaladığı silahlanma karşıtı çağrıyı yayınlıyor:
“Çoğunluğu askeri teknolojiyle ilintili disiplinlerde çalışan bilim insanları, entelektüeller ve bugünün küresel risklerinin bilincindeki yurttaşlar olarak, Avrupa’nın daha da militaristleşmesi çabalarına karşı çıkmanın ve diyalog, hoşgörü ve diplomasi çağrısında bulunmanın, iyi niyetli bütün insanların ahlaki ve yurttaşlık görevi olduğuna inanıyoruz. Güçlü bir militarizasyon barış getirmez, aksine savaşa yol açar. ... Eski Kıta’nın istikrar ve barış feneri olmaktan çıkıp yeni bir savaş lorduna dönüşmesi ihtiyacımız olan son şey.”
Ortak ordu ne yazık ki pek olası değil
Newsweek Polska, müşterek bir Avrupa savunma gücü oluşturulabileceği fikrine inanmıyor:
“Ortak ordu fikri, ilk bakışta cazip görünmesini sağlayan haklı gerekçelere dayanıyor. Avrupa'nın savunma kapasitesi yetersiz. Ortak satın alımlar sayesinde aynı bütçeyle daha fazlası sağlanabilir. Dahası, böyle bir ordu güçlü bir siyasi mesaj vererek birlik yönünde önemli bir adım anlamına gelecektir. Ancak bu fikrin hayata geçirilmesi pek mümkün değil. Zira ulusal çıkarlar ve egemenlik konusundaki ısrar, muhtemelen her zaman daha ağır basacaktır.”
İlişkiler de güçleniyor savunma kabiliyeti de
Frankfurter Rundschau, Avrupa’nın sonunda kendi gücünün farkına vardığına seviniyor:
“Londra, Paris ve Berlin arasındaki bu yeni yakınlaşma süreci bütün dünyaya umut aşılıyor. Büyük Britanya Başbakanı Keir Starmer tarafından hafta sonu düzenlenen görüşme turlarına bir kez daha çağrılan Japonya, Güney Kore ve Avustralya da aynı fikirde. ... Starmer, Ukrayna’nın imzalayacağı bir ateşkesin Rusya tarafından yeniden bozulması ihtimaline karşılık güvenlik garantileri verme niyetinde. ... Fransa ise hafta sonu Karadeniz üzerinde iki savaş uçağı eşliğinde bir AWACS keşif uçağı uçurdu ... . Avrupa’dan gelen haberler Putin için de Trump için de şaşırtıcı derecede kötü.”
Gönüllüler Koalisyonu gibi girişimlere ihtiyaç var
Tarihçi ve yazar Timothy Garton Ash, La Repubblica’da Londra ve Paris’in doğru yolda olduğunu yazıyor:
“Trump’ın güvenilmezliği ortadayken, Fransa ve Büyük Britanya’nın nükleer caydırıcılıklarını büyütmesi üzerine yeniden düşünmek şart. AB, özellikle de Ukrayna’yı destekleme ve silah tedariki meselesinde savunma sektörünün önemli bir aktörü olmak üzere. Orbán Macaristanı gibi kimi AB ve NATO üyesi Putin yanlıları yola taş koymayı sürdürürken, Büyük Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın Fransa Cumhurbaşkanı’yla birlikte üzerinde çalıştığı Ukrayna için ‘Gönüllüler Koalisyonu’ gibi daha geniş çaplı savunma taahhütlerine ihtiyaç olacak.”
NATO'dan ayrılmalı, savunmaya daha fazla harcamalıyız
Eldiario.es, güvenlik konularında ABD'den tamamen kopma çağrısı yapıyor:
“Avrupa'nın, savunma da dahil olmak üzere kapsamlı bir stratejik egemenliğe ihtiyacı var. ... ABD ile ilişkiler konusunda herhangi bir karar almadan savunma bütçesini artırmak sorunu çözmez. Zira askeri açıdan hâlâ Amerikan imparatorluğuna bağımlıyız. GSYH’nin yüzde iki veya üçünün savunmaya ayrılmasının İspanya’da önemli bir değişim yaratacağını düşünenler, iradelerinin analitik becerilerinin önüne geçtiğini gösteriyor. ... Daha fazla savunmaya evet, ABD’den stratejik bağımsızlığa evet, ancak bunun karşılığında NATO’dan ayrılma planı da gündeme gelmeli.”