ABD'nin Suriye saldırısı ne kadar mantıklı?
ABD ordusunun Suriye Hava Kuvvetleri üssüne geçen hafta yaptığı saldırı tartışılmaya devam ediyor. Esad rejimi tarafından İdlib eyaletinde gerçekleştirildiği öne sürülen zehirli gaz saldırısının ardından ABD kuvvetleri Suriye'de bir askeri üssü bombalamıştı. Yorumcular sürpriz saldırının Trump'ın çok düşünmeden yaptığı bir eylem mi, yoksa stratejik bir plan mı olduğunu tartışıyor.
Trump Anti-Obama olarak ortaya çıkıyor
ABD'nin Suriye'ye füze saldırısıyla Trump'ın ciddiye alınması gereken bir başkan olduğunu kanıtladığından söz ediyor övgüyle Lidové noviny gazetesi:
“Trump kararlı ve tutarlıydı, sadece 'kırmızı çizgilerini' göstermekle kalmadı, harekete de geçti. Tek bir eylemle Obama'nın geçtiğimiz dört yılda kazandığından çok saygı kazandı. Avrupalı müttefiklerini hiçe sayarak Putin'in işbirlikçisi olmayacağını göstererek onları sakinleştirdi. Bu eylemiyle Tahran'a, Pyongyang'a, Pekin'e ve Moskova'ya da bir mesaj verdi: 'Beni ciddiye alın!' Kimyasal silah kullanımına tepki vermek ahlaki ve stratejik anlamda önemliydi. Bu şekilde uzun vadede masum insanların hayatları kurtarılmış olacak. Trump son olarak ABD yönetimin onu hiçe sayan bölümünün gözünde kredisini arttırdı. Füze saldırısının kendi başına bir strateji olmadığı ise olumsuz bir etki sayılabilir. Bu saldırı Washington'u savaşa sokmanın ilk adımı olabilir ki, bu ne ABD'nin hayrına olur ne de Batı dünyasının.”
Trump bıçak sırtında yürüyor
Dnevnik de Trump'ın Suriye saldırısıyla hem iç hem de dış politikada elde ettiği avantajlarının görse de, ABD başkanının bıçak sırtında yürüdüğünü düşünüyor:
“Suriye'deki hükümet birliklerine saldırma kararı, Trump'a üç büyük zafer getirebilir. İlk olarak, iç politikada gerek Cumhuriyetçiler gerekse, siyasi tartışmalarda şu sıralar ahlaki üstünlüğe sahip olan Demokratlar nezdinde bir soluk alma imkanı bulacak. Bunun ötesinde Batı'daki partnerlerinin yanı sıra jeopolitik baş düşmanı ilan etmeye karar verdiği Çin karşısında ne kadar güçlü olduğunu gösterebilecek. Son olarak Rusya'nın güdümünde bir ABD başkanı olduğu konusunda oluşmuş olan kuşkuları dağıtmak için bir imkan bulmuş olacak. Ancak Suriye'ye saldırı hamlesi başarısız olacak olursa, FBI'ın giderek hız kazanan Rusya bağlantıları başlıklı soruşturmasıyla beraber Trump'ın görevden alınma sürecine giden yolu bir hayli kısaltabilir de.”
Riskli bir jeostratejik gösteri
Delo gazetesi, Trump'ın dürtüleriyle hareket ederek dünya siyasetinde tehlikeli bir dönemi başlatmasından endişeli:
“Bu konuda en büyük sorun Donald Trump'ın kamuoyunu memnun etmek için böylesine riskli bir 'gösterinin' yönetmenliğini yapmaya hazır olması. İkinci bir neden de hiç gerek olmamasına rağmen ABD'nin küresel rakipleri karşısında bilinen mesajının altını bir kez daha çizmiş olması. Kısacası Trump siyasette birkaç puan toplamak için yerel bazda, hatta dünya çapında bir mücadeleye girmeye hazır. Bütün bunlar Beyaz Saray'daki yeni yönetimle birlikte yepyeni bir jeostratejik oyunun başladığı ve bu oyunda dürtülerin stratejik düşüncelerin ve düşünülmüş adımların önüne geçtiği yönündeki tahminleri doğrulamış oluyor. Sadece Suriyeliler için değil, hepimiz için kötü bir haber bu.”
Korumacılıktan dünya jandarmalığına
Trump birdenbire ABD'nin süper güç gibi davranması gerektiğini anlamış olabilir, diyor Salzburger Nachrichten:
“İç politikada puan toplamak için dış politikada sopa göstererek tehditler savurduğunu söylemek Trump'a haksızlık olur. ... Yeni başkan şunu anlamış olabilir: Korumacı bir politika uygulayarak ve kendi sınırlarına çekilerek 'America First' ve 'Make America Great Again' gibi sloganları yeniden canlandırmak mümkün değil. Putin hayranlığından Kremlin'deki efendinin rakibine dönüşmüş olması buna işaret ediyor. Trump bütün dünyada süper güç olarak üstlendiği rolün içini doldurmanın, ABD için ne kadar önemli olduğunu görmüş olmalı.”
Trump bu kez füzelerle kükrüyor
Der Standard gazetesi ABD'nin Suriye'ye bir strateji gereği saldırmamasını eleştiriyor:
“Trump kısa başkanlık süresinin çok önemli bir döneminde başka işleri nasıl yürütüyorsa dış politika ve güvenlik politikalarını da öyle yürüttüğünü gösterdi: Doğaçlama, dürtüsel, plansız ve sadece kendine odaklanmış. Perşembeyi cumaya bağlayan gece Suriye'deki hedeflere başlatılan saldırı da bu tavrının devamı gibi. ... Trump füzelerle saldırıyor, ama cebinde bir strateji yok galiba. Suriye saldırısı ya sembolik bir tek vuruş olacak ya da ABD'yi Rusya'yla hiç kimsenin istemeyeceği ve uzun vadeli olarak da planlanmamış askeri bir sürtüşmeye sürükleyecek. Başkan kükrüyor yine, ama bu kez füzelerle.”
Esad, Trump'ı çaresizliğinden kurtaracak
La Republica gezetesinin Washington muhabiri Vittorio Zucconi acı dolu sözlerle, şimdi de Esad'ın Trump'ın can simidi olacağını dile getiriyor:
“Trump ulusun dikkatini ilk 70 günde yaşanan felaketlerden, hükümetinin doğaçlama icraatlarından ve amatörlüğünden başka yöne çekmek istiyor. Ve ona can simidini uzatan, Rusya'ya sırt vermiş, vahşetiyle nam salmış Esad. Bir savaş ya da bir askeri harekat bu işe yeter. Zor durumdaki başkanların son çareleridir bu her zaman. Amerikan hava kuvvetlerinin radarları ve uydularının Esad'ın yaptığını söylediği kimyasal gaz saldırısının bütün dünyada yarattığı dehşet buna tartışmasız ve mükemmel bir olanak sağlıyor. Esad'a dersini vermek çaresizlik içindeki Trump'a iyi gelecek. Ama 'savaş efekti' uyarıcılar gibidir, bütün uyuşturucularda olduğu gibi etkisi geçtikten sonra çöküş yaşanır. O zaman 'bizimkilerden' biri ölebilir, daha da kötüsü tutsak düşebilir.”
Esad'ın devrilmesi için ikinci fırsat
Son zehirli gaz saldırısının ardından tahammül sınırlarını aşan Suriye'deki diktatörden kurtulmak için uluslararası toplumun elinden geleni ardına koymaması lazım, diyor Financial Times:
“Esad'ın yaptığının bedelini ödemeden kurtulmasına izin vermemek çok önemli. ... Tepkisiz kalmak da, tepki vermek gibi ağır sonuçlara neden olabilir. Ortadoğu'daki pek çok kişi için, ama başkaları için de kimyasal silah saldırısına tepkisizlik Barack Obama'nın başkanlığını belirleyen bir unsur oldu, onun inanılırlığını kuşkuya düşürdü. Donald Trump'ın eline selefinden ayrışma ve ülkenin efendisinin başkası olduğunu gösterme fırsatı geçti şimdi. Britanya Başbakanı Theresa May de aynı fırsata sahip. Tarih onlara ikinci bir şans veriyor. Bunu kullanmamak olmaz.”
Esad'ın devrilmesi tek çare
Merkezi Londra'da bulunan Suudi Arabistan kökenli Al-Hayat gazetesi de, Suriye'deki trajediyi bitirmenin tek yolu Esad'ın devrilmesi, diyor:
“Esad rejiminin zehirli gaz saldırısı IŞİD'in Rakka'da, Palmira'da ve başka kentlerde işlediği suçların aynısı. ... Artık Batı'nın ve Arap ülkelerinin şunu anlaması gerekiyor: IŞİD terörü Suriye rejiminin uyguladığı terörün bir sonucudur ve rejim Batılıların düşündüklerinin aksine, terörle mücadelede bir müttefik değil, terörü üreten bir kaynaktır. Doğu Suriye'deki Rakka kentini IŞİD'ten kurtarmak isteyen ittifak, kenti kimin devralacağını iyice düşünmeli. Rejimin çeteleri mi kontrol etsin istiyoruz Rakka'yı? Şimdiye kadar yapılan müzakereler sonuçsuz kaldı. Rejim işleri sürüncemede bırakıyor. Bu felaketten kurtulmanın tek yolu Rusların ve Amerikalıların Esad'ın gitmesinde anlaşmalarıdır.”
Demokratik dünya çıkmaz sokakta
Karar gazetesinden Mustafa Karaalioğlu Suriye çatışmasını hala çözülmez olarak nitelendiriliyor:
“Herkes biliyor ki, zamanında atılamayan adımlar Suriye’de artık makul bir çözümü imkansız hale getirmiştir. Gerçekçi olalım: Trump yönetiminin sorunu çözme perspektifi de mecali de yok gibidir. Kaldı ki, denklemin içinde bulunan en önemli ülkelerden birisi olarak Türkiye’nin dikkati PYD meselesinde sabit kalmışken bütüncül çözüm için nereden başlanacağı bile başlı başına büyük mesele. Birleşmiş Milletler, kınamayı bile imkansız kılan veto mekanizması nedeniyle tamamen tıkanmış durumdadır. Putin ve Esad, demokratik dünyanın içinde bulunduğu çıkmazı görüyor ve bundan istifade etmeye devam ediyor.”
Suriye'nin yeniden inşasına hazırlık zamanı
Uluslararası Suriye Mali Destek Grubu toplantısını ele alan Expressen gazetesi, burada vaat edilen miktarları yetersiz buluyor:
“Bu toplantının sonuçları geçen yıl Londra'da gerçekleştirilene oranla yetersiz kalacak. Örneğin Donald Trump yönetimindeki Amerika Birleşik Devletleri yaklaşık 500 milyon dolar vereceğini söyledi. Bu, geçen yıl verdiğinin yarısından biraz fazla sadece. Zehirli gaz saldırısı mali destek verecek ülkeleri sarsacağına sanki bir umutsuzluk duygusu yaratmış gibi. ... Bu duyguyla mücadele etmek lazım. Suriye'de taşraya yardımların örgütlenmesi için daha fazla kaynağa ihtiyaç var. Bölgedeki mülteci programları için düzenli bir finansman lazım, ki bu söz konusu ülkelerin ekonomisine de destek olabilir. Suriyeli çocuklar okula gidebilmeli. Kaybolmuş bir Suriyeli nesil ancak bu şekilde engellenebilir ve ülkenin yeniden inşasına başlanabilir.”
Diğer yorumlar